, Fahri Altunkaynak
Sayı : 509   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Fıkıh Köşesi

Fahri Altunkaynak

  • 30 Nisan 2025
  • 18 Görüntülenme
  • 509. Sayı / 2025 Mayis
Yazarın Diğer Yazıları
Fahri Altunkaynak
Tüm Yazı Arşivi



Esas olarak kurban namazı diye bir namaz yoktur. Bu namazın dinî bir gereklilik olduğu inancı veya kanaati yanlıştır. Ancak kişi nâfile namaz kılınması mekruh olmayan bir vakitte, sebepli veya sebepsiz dilediği kadar nâfile namaz kılabilir. Kurban kesen kişi de böyle bir ibadeti yapma imkânına kavuştuğu için Allah'ın verdiği nimete şükür olarak iki rek'at nâfile namaz kılabilir.

Kurbanın yurt içinde başka bir ilde ya da yurt dışında kesilmesinde sakınca bulunmamaktadır. Kurban fiyatlarının kesilen ülkeye göre az veya çok olması bu durumu değiştirmez. Ancak yaşadığı yerde muhtaç ve fakirler varsa kişinin, kurbanını orada kesip dağıtması daha uygun olur. Çünkü kişinin yaşadığı yerdeki fakirlerin ve komşuların onun üzerinde hakları vardır.

1- Kurbanın dinî dayanağı nedir?

Kurban, Kur'an-ı Kerîm, Sünnet ve icmâ ile sabit bir ibadet olup hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır. Kur'an-ı Kerîm'de şöyle buyrulmaktadır: "Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (onları kurban ederken) Allah'ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin." (Hac, 22/28), "Her ümmet için Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık." (Hac, 22/34)

Sahih hadis kaynaklarında yer alan rivayetlerde, Hz. Peygamber?(sav), Kurban Bayramında Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu, kurbanın kesilir kesilmez Allah katında makbul olacağını ve kurban edilen hayvanın boynuzu, tırnağı da dâhil olmak üzere her şeyinin kişinin hayır hanesine yazılacağını ifade etmiştir. (Bkz.Tirmizî, "Edâhî", 1 [1493]; İbn Mâce, "Edâhî", 3 [3126]) Nitekim kendisi de kurbanın meşru kılınmasından itibaren vefat edinceye kadar her yıl kurban kesmiştir. (Bkz.Tirmizî, "Edâhî", 11 [1506-1507]; Buhârî, "Hac", 117, 119 [1712, 1714]; Müslim, "Edâhî", 17 [1966])

Ayrıca hicretin ikinci yılından günümüze kadarki süreçte Müslümanların kurban kesmeleri, bu konuda görüş birliği olduğunu da göstermektedir.

2- Kurbanlık hayvanların yaşlarında aranacak olan asgari sınır nedir?

Kurbanlık hayvanların yaş sınırı, Hz. Peygamber (sav)'in sünneti ile tespit ve tayin edilmiştir. (Bkz.Müslim, "Edâhî", 13, 15-16 [1963, 1965]) Buna göre kamerî yıl esasına uygun olarak, devede 5; sığır ve mandada 2; koyun ve keçide ise 1 yaşını doldurma şartı aranır. Bunun yanında, 6 ayını tamamlayan koyun, bir yaşını doldurmuş gibi gösterişli olması hâlinde kurban edilebilir. Koyunlardaki bu istisna bizzat Hz. Peygamber (sav)tarafından yapılmıştır (Müslim, "Edâhî", 13 [1963])

Bunun yanında deve, sığır ve keçinin, koyuna kıyaslanarak besili olması hâlinde söz konusu yaşları doldurmadan kurban olabileceği söylenemez. Nitekim bir yaşına varmamış ama yetişkin olan oğlağını kurban etmek isteyen bir kimseye Hz. Peygamber (sav), "Sen onu kurban et! Fakat senden başkası için yeterli olmaz." (Buhârî, "Edâhî", 8 [5556-5557]) buyurmuştur.

3- İki yaşını bitirmeyen ancak kapak atmış olan sığır cinsi büyükbaş hayvanların kurban edilmeleri caiz midir?

Sığır cinsi büyükbaş hayvanların kurban edilebilmesi için en az iki kamerî yaşlarını bitirmeleri gerekir. (Bkz.Müslim, "Edâhî", 13, 15-16 [1963, 1965]; Mevsılî, el-İhtiyâr, 5/18) Buna göre iki yaşını bitirdikleri kesin olarak bilinen sığır cinsi büyükbaş hayvanların dişlerinin kapak atmaması, bu hayvanların kurban olmalarına engel olmaz. Yine dişleri kapak attığı hâlde henüz iki kamerî yaşını doldurmamış olan büyükbaş hayvanlar da kurban olarak kesilemezler.

Ancak doğumu kesin olarak bilinmeyen sığır cinsi büyükbaş hayvanlar için kapak atma denilen iki ön dişin çıkması, o hayvanın kurban edilebilmesi için bir ölçü olarak kabul edilebilir.

4- Yolcunun kurban kesmesi gerekir mi?

Yolcu (seferî), kurban kesmekle mükellef değildir. (Bkz.el-Fetâva'l-Hindiyye, V, 576) Ancak kesmesi hâlinde sevabını kazanır. Kişi, kurbanını ikamet ettiği yerde kesebileceği gibi, bayram dolayısıyla veya başka bir sebeple gitmiş olduğu yerde de kesebilir. Seferî olması, kurban kesmesine ve kestiği kurbanın makbul olmasına engel değildir.

Seferî iken kurban kesenler; bayram günleri içinde memleketlerine dönerlerse, yeniden kurban kesmeleri gerekmez. Kurban Bayramının başında mukim iken kurban kesmeden bayram günlerinde sefere çıkana da vacip olmaz. Sefer hâlinde iken kurban kesmeyip de bayram günlerinde memleketlerine dönenlerin kurban kesmeleri gerekir. (Bkz.Kâsânî, Bedâi?, V, 63)

Başta Şâfiî mezhebi olmak üzere kurbanın sünnet olduğu görüşünde olanlara göre, seferîlik durumunda da aynı hüküm geçerlidir. (Bkz.Nevevî, el-Mecmû?, VIII, 383)

5- Kurban kesim vakti ne zaman baÅŸlar ve biter?

Kurban kesim vakti, bayram namazı kılınan yerlerde bayram namazı kılındıktan sonra; bayram namazı kılınmayan yerlerde ise fecirden (sabah namazı vakti girdikten) sonra başlar. Hanefîler'e göre bayramın 3. günü akşamına kadar devam eder. (Bkz.Merğinânî, el-Hidâye, 7/154) Bu süre içinde gece ve gündüz kurban kesilebilir. Ancak kurbanların gündüz kesilmesi daha uygundur. Şâfiîlere göre ise bayramın 4. günü gün batana kadar kurban kesilebilir. (Bkz.Şirbînî, Muğni'l-muhtâc, 4/383; İbn Rüşd, Bidâyetü'l-müctehid, 1/436)

6- Ölü kurbanı diye bir kurban çeşidi var mıdır?

Dinimizde ölü kurbanı veya kabir kurbanı diye bir kurban çeşidi yoktur. Ancak sevabı ölüye bağışlanmak üzere kurban kesilebilir. Ayrıca kurban borcu olup, hayatta iken vasiyet eden kişinin bıraktığı miras yeterli ise mirasçıları tarafından vasiyetinin yerine getirilmesi gerekir. Tâbiînden olan Haneş'ten rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: "Ben Ali (ra)'yı iki koçu (birden) kurban ederken gördüm de kendisine; Bu da nedir? diye sordum. Rasûlullah (sav)(sağlığında) kendi yerine bir kurban kesmemi vasiyet etti. İşte ben de onun yerine kurban kesiyorum." (Ebû Dâvûd, "Edâhî", 2 [2790]; Tirmizî, "Edâhî", 3 [1495]) cevabını verdi."

Bu rivayette Hz. Ali, kurbanı kesme gerekçesi olarak Hz. Peygamber (sav)'in kendisine bunu vasiyet etmesini göstermiştir. Dolayısıyla bu hadis, eğer vasiyeti yoksa ölü adına kurban kesileceğine delalet etmez. Buna göre vasiyeti yoksa ölen kimseler için mirasçılarının kurban kesmeleri gerekmez

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

509. Sayı Mayis 2025