Hikmeti kaybettiğimizden dolayı ferasetimiz, basiretimizde kalmadı. Hikmet, feraset ve basiretin olmadığı yerde hamaset, cehalet, esaret söz sahibi oldu, düşüncelerimiz sığlaştı. İlmi, vicdani, felsefi, ahlaki, insani derinliğimizi kaybettik. İyi niyetimiz, iyiye niyetimiz, niyetlendiğimiz neticeleri ortaya çıkarmadığı gibi hatta mevzi kaybetmemize, ezilmişlik psikolojisinin mahkûmu olmamıza sebep oldu.
Müslümanları, inançsızlardan farklı kılan, Müslümanın hikmet arayışı ve hadiselere, feraset ve basiret ile bakabilmesidir. Hikmeti kaybetmek, mutlak hâkim, hakîm, hekim olan yaratıcı ile irtibatı kaybetmek demektir. Yaratıcısı ile irtibatını kaybeden insan, her rüzgâra, her cereyana kapılıp, savrulmaya mahkumdur.
İnsanı, diÄŸer varlıklardan farklı kılan en önemli özelliÄŸi, akledebilmesi, düşünebilmesi, düşünce üretebilmesidir. Akıl, bize eÅŸyanın tabiatını kavramamızı, hadisâtın mahiyetini anlamamızı saÄŸlar. Akıl, insanı diÄŸer biyolojik varlıklardan ayıran, Allah vergisi bir meleke ve kabiliyettir. Bu melekeden mahrum olan insanlar, sorumlu, mükellef kimseler deÄŸildir. EÄŸer, insan olarak aklımız var ise, kendimize karşı, kâinatın yatarıcısına karşı, bütün insanlığa karşı hatta bütün yaratılmışlara karşı sorumluluklarımız da var demektir.Â
Aklın, doÄŸru bilgiyle beslenmesi, doÄŸru bilgi ile beslenen aklın, hadisâtın illetini, sebebini, mahiyetini, neticesini düşünerek karar vermesini, hareket etmesini ilk dönem İslam düşünürleri "Hikmet" kavramı ile tanımlamışlardır. Hikmet kelimesi, çok geniÅŸ ve derin anlamları olan, felsefe ve dini düşünce alanında kullanılan temel kavramlardan bir tanesidir. Ayrıca; kelam, fıkıh ve tasavvuf disiplinlerinde kazanmış olduÄŸu ıstılahî manalar ile bu alanlarda da kavramlaÅŸan bir kelimedir. Dikkatimizi çeken, Kur’an-ı Kerim'de, Hz. İbrahim'in duasına yer verilirken, Åžuara Suresi 83. Ayet-i Kerime'de Hz. İbrahim, Allah'a, "Rabbim bana Hikmet ver!" (Åžuara, 26/83)diye dua ediyor. Razi, tefsirinde Ayet-i Kerime'deki "hüküm" kelimesi nazarî hikmete ve devamındaki "beni salih kimseler arasına kat!" (Åžuara, 26/83) ifadesi de ameli hikmete delalet etmektedir, diye yorumluyor. Nazarî hikmet, Bakara Suresinde “O, Hikmeti dilediÄŸine verir. Kime hikmet verilmiÅŸse ona çok hayır verilmiÅŸ demektir. Ancak akıl sahipleri düşünürler." (Bakara, 2/269)ve  yine Bakara Suresinde "Onlara kitabı ve hikmeti öğretir." (Bakara, 2/213) ifadesi ile beraber deÄŸerlendirildiÄŸinde "hikmet" kelimesi, yaratıcının da üzerinde durduÄŸu kavramlardan birisidir. Mutlak aklın, hikmet kavramını peygamberlerin sahip olmak istediÄŸi bir meleke, rasullere kitapla beraber verilen bir ulvi güç olarak deÄŸerlendirmesi selim bir akıl ile deÄŸerlendirildiÄŸinde biz akıl sahiplerinin de üzerinde durmamız, düşünmemiz gereken hassas ve bugün belki de müminler olarak eksikliÄŸini hissedemediÄŸimiz en önemli melekelerden bir tanesi olarak karşımıza çıkıyor.