Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Hususi Fikirler

Mustafa Çelik

Mefsedetlerin Def'i Maslahatların Celbinden Evladır

  • 06 Aralık 2018
  • 1907 Görüntülenme
  • 432. Sayı / 2018 Aralık



Gayesi insanlara dünya ve ahiret mutluluğunu temin olan, barışı, huzuru ve ıslahı esas alan bir dini düşmanlık, terör ve ifsad aleti ve vasıtası haline sokanlar; ya cehaleti, ya menfaati veya hıyaneti temsil etmektedirler. Bunlar İslam’ın önünde en büyük engeldirler. İslâm âleminin bağımsızlığı için emperyalizme karşı savaştıklarını söyleyenler aslında emperyalizmin maşası olduklarının farkında değillerdir.

 

Cihad, hukuk ölçüleri içerisinde, insanlığı iki cihanda da aziz edecek bir işleme tabi tutma cehdinin adıdır. Cinayet bir zehir ise, cihad onun panzehiridir. Müslümanlar arasında cinayetlerin çoğalmasının ana sebeplerinden birisi de, Müslümanlar tarafından cihad ibadetinin terk edilmesidir.

 

İslâm’ın hâkim ve amir olduğu bir toplumda cinayetler cezasız kalmaz. Cinayetleri teşvik eden, canileri ödüllendiren bir toplum da İslâm toplumu sayılmaz. İslâm toplumunda evla olan, mefsedetin def’idir. Dünyada canilerin cinayetlerinden masumları koruyan tek bir koruyucu hukuk vardır. Hiç şüphesiz o da İslâm hukukudur.

 

Mefsedet; bizi Allah’ın rızasından mahrum bırakan, dünya ve ahiretimiz için zararlı olan her şeydir. Maslahat ise; Allah’ın rızasına nail olmamıza sebep olan, dünya ve ahiret saadetimizi temin eden her şeydir. Mefsedetin ortadan kaldırılmasının, maslahatın temininden önce gelmesi, Kelime-i Tevhid’in bir muktezasıdır. Biz “İllâllah” demeden önce “Lâ ilahe” deriz. Sahte ilahlar ve onların düzmeleri reddedilmeden Allah’a iman tahakkuk etmez. Cinayetler ve caniler, mefsedet cümlesindendirler. Müslümanların vazifesi; cinayet işlemek değil, Allah yolunda Allah için cihad etmektir.

Mefsedet cümlesinden sayılan cinayet, İslâm inancında "cezayı gerektiren suç" demektir. Adam öldürme, cana kıyma. Kelime olarak meyveyi ağaçtan toplamak anlamındadır. Sonradan, insanların yapmış oldukları herhangi kötü bir davranışa isim olmuştur. İnsanların canlarına, organlarına, mallarına, ırzlarına taalluk eden herhangi yasak bir hareket cinayettir. Mallara karşı işlenen cinayetlere gasb, hırsızlık, yağma ve itlaf gibi isimler verilir.

İslâm hukukunda terim olarak cinayet, insanın nefsine veya organlarına yönelik yasak bir fiil demektir. Diğer bir tarif ile cinayet; kısas veya tazminatı gerektirecek şekilde insanın nefsi veya bedeni hakkında vaki olan tecavüzdür. Tariften de anlaşılacağı gibi, cinayetler başlıca iki kısma ayrılır. Birisi suçsuz bir kimsenin haksız yere canına kastetmek, diğeri ise kişinin bir uzvunu yaralamak veya azasını kesmek gibi haksız yere yapılan tecavüzdür. Gayesi insanlara dünya ve ahiret mutluluğunu temin olan, barışı, huzuru ve ıslahı esas alan bir dini düşmanlık, terör ve ifsad aleti ve vasıtası haline sokanlar; ya cehaleti, ya menfaati veya hıyaneti temsil etmektedirler. Bunlar İslam’ın önünde en büyük engeldirler. İslâm âleminin bağımsızlığı için emperyalizme karşı savaştıklarını söyleyenler aslında emperyalizmin maşası olduklarının farkında değillerdir. Bağımsızlık için Müslümanlar’ın en büyük teminatı olan gerçek İslam’ı ve cihadı cinayet, yağma ve talan aleti haline getirenler inşa ve ıslah vasıtalarını ifna ve ifsad sebebi haline sokarak İslam’a ve Müslümanlar’a en büyük kötülüğü yapmaktadırlar. Cinayetle, yağma ile, terörle anılır hale getirilen bir İslam, kendisini kötü temsil edenlere lanet eder. Cinayet cihadın, cani mücahidin yerine ve önüne geçerse; dostların tahribi, düşmanların da tamiri düşmanlık üzere garantilenir.

İnsan öldürmenin aklî ve ahlâkî hiç bir sebebi olamaz, ancak öldürmeyi önlemek için öldürmeye başvurulabilir. Bunu da İslâm devleti yapar. Rabbimiz buyuruyor: “Ey Ulü’l El-bâb sizin için kısasta hayat vardır.” (Bakara, 2/179) Kur’an-ı Kerim’in bu ayeti, Ulü’l El-bâb olan Müslümanlardan canilerden hesap soracak, onları cezalandıracak bir İslâm devletini kurmalarını istemektedir. İslâm devleti, Allah’ın kısas emrini uygular. Cinayet işleyen canilerin cezasız kalmaları, çoğalmaları; Allah’ın kısas cezasını uygulayan İslâm devletinin yıkılışından sonraya tekabül eder.

Kısas; kasten insan öldürenin öldürülmesi olduğuna göre “öldürmede nasıl hayat olur?” denilirse; katil öldürüleceğini bilirse öldürmekten vazgeçer. Böylece öldürme önlenmiş olur. Öldürmek, ameliyat gibi son başvurulacak çaredir. Öldürmeyi meslek edinenlerin işi ölümleri çoğaltmak ve silah tüccarlarına taşeronluk yapmaktır. Gâvur silahıyla müslüman öldürmek ve bunu Müslüman(!) eliyle yapmak bizi kahrediyor. Düşmanlar kazansın, semirsin ve sömürsünler diye dostun dostu öldürmesi, müslümanın müslümanı boğazlaması kadar acı bir tablo olabilir mi? Hani onlar “Kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametli.” (Fetih, 48/29) olacaklardı.

Biz cihazın cihadın önüne ve yerine geçtiği bir çağdayız. Cihad ve içtihadı değil, mücahid ve müçtehidleri değil, cinayetleri ve canileri konuşuyoruz. Çünkü biz bugün İslâm’ın dışında kul kaynaklı bir sistemle idare olunuyoruz. Cinayetleri ve canileri görüyor ve duyuyoruz. Dinimize göre cinayet suç, cani suçludur. Suç ender görülüyorsa insan, sık görülüyorsa nizam bozuktur. İnsan vahiy ile ıslah edilir, bozulan nizam inkılab-ı İslâm ile ortadan kaldırılır. Canileri durdurmanın, cinayetleri sonlandırmanın çaresi budur.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

432. Sayı Aralık 2018