Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Yaşama(ya) Dair

Kadir Demirlenk

Mutluluğun ve Kurtuluşun Dini Referansları

  • 06 Aralık 2018
  • 1608 Görüntülenme
  • 432. Sayı / 2018 Aralık



Kur’an, insanın içine düştüğü maddi ve manevi bütün olumsuzluklardan kurtuluşun ilk ameliyesi olarak sahih imanı zikreder. Makbul iman, içerisinde şirk, küfür, nifak ve şüphe bulunmayan, inanılması gereken bütün inanç esaslarını kapsayan imandır. İnanç esasları; şüphe götürmeyen ve kesin bir inançla kalben inanılması gereken hususlardır. Bunlar; bölünme, parçalanma ve şüphe kabul etmezler. Böyle olmayan iman tasvip edilmemektedir.

 

Fitne ve fesattan uzak kalabilmek dünya ve dünya içindeki fitnelerden uzak kalabilmekle mümkündür. İçine düştüğümüz buhran ve sıkıntıların temelinde; nefse ve nefsin arzu isteklerine boyun eğme, dünyalıkları sınırsız elde etme istek ve arzusu, bunları elde etmek için takınılan hırs ve bencillik, başkalarına tahakküm etme zulmü, kibir ve enaniyet gibi kötü ahlakın hasletleri vardır.

 

İnsanları hak olana, doğru ve iyi olana güzel olana davet; batıl ve günah olandan, çirkin ve kötü olandan uzaklaştırmaya çalışmak, toplumun ıslahı ve ihyası hususunda en önemli vecibedir. Emr-i bilmaruf ve nehy-i anil münker yapmakla insanlar hem kendilerini, hem de uyarıda bulundukları kimseleri kurtuluşa götürürler. Hem yaşadıkları dönemi hem de geleceklerini kurtarırlar.

 

“Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder.” (Talak, 65/2)

Rabbimiz Teâlâ, kulluk kitabımızda bizler için gerekli ve faydalı olan hususları farz kılmış, zararlı ve faydasız olanlarını da haram kılmıştır. İnsanın dünya huzurunun ve ahiret kurtuluşunun bunlara bağlı olduğunu bildirmiştir.

“Asra yemin ederim ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip iyi ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.” (Asr,103/1-3)

“...Her kim Allah'a bağlanırsa kesinlikle doğru yola iletilmiştir.” (Ali İmran, 3/101)

“Kim de beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz.” (Taha, 20/124)

Kur’an fitne ve fesada sebebiyet veren hususları; şirk, küfür, nifak, ahirete inanmama, Allah’a yarım kulluk yapma, şeytana, heva ve heveslere uyma, peygamberleri ve mucizeleri inkâr, mal ve evlatlar ile verilen nimetlerin yerli yerince kullanılmaması şeklinde ifade etmektedir.

Fitne ve fesattan kurtuluşun yolları olarak da; Allah’a ve diğer inanç esaslarına yakın bir iman ve bu imanda sebat, Kur’an’a ve Hz. Peygamber (sav)’e tabi olmak, nefse, heva ve hevesler ile şeytana uymamak, salih amel, takva ve güzel ahlak sahibi olmak, emr-i bilmaruf ve nehy-i anil münker yapmak, Allah yolunda mal ve can ile cihad etmek gibi bir müminin yapması gereken temel sorumlulukları bildirmektedir. Bunların sonunda da verilecek mükâfatları ifade için “onlar kurtuluşa erenlerdir”, “büyük kurtuluş budur”, “ büyük bir mükafat vardır”, “çok değerli mükafat vardır” gibi ifadeler kullanmaktadır.

1-Allah’a ve inanılması gereken diğer inanç esaslarına yakîn bir imanla iman edip, bu imanda sebat etmek.

Kur’an, insanın içine düştüğü maddi ve manevi bütün olumsuzluklardan kurtuluşun ilk ameliyesi olarak sahih imanı zikreder. Makbul iman, içerisinde şirk, küfür, nifak ve şüphe bulunmayan, inanılması gereken bütün inanç esaslarını kapsayan imandır. İnanç esasları; şüphe götürmeyen ve kesin bir inançla kalben inanılması gereken hususlardır. Bunlar; bölünme, parçalanma ve şüphe kabul etmezler. Böyle olmayan iman tasvip edilmemektedir.

İnanç esaslarının temel gayesi; insanları Allah(cc)'ın dışındaki sahte ilahlara kulluktan kurtarıp, alemdeki her şeyin rabbi olan tek Allah (cc)'a kul etmek, insanlara dünya huzuru ahiret kurtuluşu sağlamaktır. Bundan dolayıdır ki Kuran’ın üzerinde en çok durduğu konu budur. Hem inanç, ibadet, ahlâkla ilgili ayetlerde hem de Kuran’da bulunan diğer ayetlerdeki temel mesaj, insanın kendini yoktan yaratan Rabbini bilmesi ve yalnız O’na kul olması gerçeğidir. Hz. Âdem (as)’den bu yana gönderilen nebiler ve kitaplarında gönderiliş gayesi budur. Bu aynı zamanda Allah’ın kulları üzerindeki hakkıdır.

Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman (da sebat) edin. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gününü inkâr ederse tam manasıyla sapıtmıştır.” ( Nisa, 4/136)

“Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını, (günahları) dilediği kimse için bağışlar. Allah'a ortak koşan kimse büyük bir günah (ile) iftira etmiş olur.” (Nisa, 4/48) “Lokman, oğluna öğüt vererek: Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür, demişti.” (Lokman, 31/13)

2-Kur’an’ a ve Hz. Peygamber (sav)’e tabi olmak.

Allah’a kulluğun rehberleri Kur’an ve Sünnettir. Kurtuluş bunlarla gerçekleşebilir. Kullukla ilgili hususlar Kur’an’da ana hatlarıyla verilir. Yani Kur’an da özü ve amacına yönelik emirler ve prensipler bulunur. Bazen de bunların yalnızca yapılması emredilir. Bunların detayı (yer, zaman, uygulama şekilleri vb.) Hz. Peygamber (sav) tarafından ortaya konmuştur. İbadi konular (içerik ve şekil her ikisi de önemlidir) tevkifi olduklarından Hz. Peygamber (sav)' i dikkate almadan, sadece Kur’an ifadeleriyle anlamaya ve uygulamaya çalışmak insanı çıkmaza götürür. Bunları Hz. Peygamber (sav)'in gösterdiği şekilde icra etmek esastır. Bu anlamda Kur’an Hz. Peygamber (sav)'i tebliğ, teybin, tezkiye, talim, tahkim ve örnek olmakla görevlendirmiştir. Bizi de Hz. Peygamber (sav)'e inanmak, itaat etmek ve onu örnek almakla memur kılmıştır.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

432. Sayı Aralık 2018