Kalplerin Mühürlenmesinde Yüce Allah'ın Ve İnsanın Rolü , Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Sayı : 497   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Sana Ä°tikattan Soruyorlar

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Kalplerin Mühürlenmesinde Yüce Allah'ın Ve İnsanın Rolü

  • 30 Nisan 2024
  • 87 Görüntülenme
  • 497. Sayı / 2024 Mayis



Allah Teâlâ ilim, hikmet ve adalet sahibi olduğuna göre hem kullarına, onların irade ve etkileri olmadan günah işletmesi, onları doğru yoldan saptırması, kalplerini mühürlemesi hem de bunlardan dolayı kullarını ayıplaması, cezalandırması düşünülemez. Aklın hükmünü ve naklin (vahiy) rehberliğini birlikte değerlendiren Ehl-i sünnet âlimleri şöyle bir sonuç çıkarmışlardır: Kader Allah'ın ezeldeki bilgisi ve hükmü, kazâ ise yaratılmışlar âleminde kaderin icrasıdır, yerini bulması ve uygulanmasıdır.

İtikadımıza göre dünya hayatında kullarına, azap ve ceza görmelerine yol açıcı günahları işleten, onları buna mecbur bırakan Yüce Allah değildir. Onlara irade, tercih, güç gibi imkânları ve kabiliyetleri veren Allah'tır. Bunları O'nun rızası veya gazabı yönünde kullanan insanın kendisidir. Bu bağlamda, kâfirlerin kalplerinin mühürlenmesi, onların, irade ve tercihlerini bu yönde kullanmalarından kaynaklanmıştır.

"Kur'an'a göre Allah bazı insanların kalplerini mühürlemiştir ve onlardan imanı esirgemiştir. Peki, bu durumda Allah haksızlık yapmış olmuyor mu? Allah'ın âdil sıfatı ile bu durum çelişmiyor mu?"

İnsan, diğer varlıklardan akıl, irade ve anlama kabiliyeti yönüyle farklı özelliklerde yaratılmıştır. Bu özellikler ve yetenekler onun yeryüzünü imar ve ıslah etme sorumluluğunu yüklenmede kendisine verilen ayrıcalıklardır. Yüce Allah bu ayrıcalıklarla donattığı insanı, inanç seçiminde de özgür kılmıştır. Sorumluluk, özgür iradenin varlığına bağlıdır. İnsan, iman ya da inkârdan, iyilik ya da kötülükten, sevap ya da günahtan birisini seçip yapmada muhayyerdir. O özgür iradesiyle hangi eylemi seçmişse Yüce Allah onu onda yaratır. Eğer insan; iman, hidayet ve iyiliği seçmişse, Allah teşrii iradesinin bir gereği olarak ona yardım eder. Eğer insan; küfrü, dalâleti ve kötülüğü seçmişse onu yardımsız bırakır. Çünkü O'nun kullarının küfür işlemesine rızası yoktur. İnsan, kendi özgür seçimine bağlı olarak ahirette yaptıklarının karşılığını ödül ya da ceza olarak görecektir. Nitekim Kur'an'da geçen ayetlerde insanların doğru yoldan sapmalarını, doğru yolu bulmalarını, hidayet ve dalaletten, iman ve küfürden, iyilik ve kötülükten birisini tercih etmelerini doğuran fiilleri yaratanın Yüce Allah (Bkz. Saffat, 37/96), olduğu, bu fiilleri işleyenin de insanın kendisi olduğu belirtilir. (Bkz. İsra, 17/15; Yunus, 10/20; İnsan, 76/3) Kalplerin mühürlenmesi meselesi de bu zaviyeden ele alınır. Bu konuda Allah hâlık, kul ise kâsıbtır. Şayet Yüce Allah dilemeyip insanlara iş yapma gücü ve imkânı vermeseydi hiçbir kimsenin eylemde bulunması mümkün olamazdı. Bu sebeple mademki insana irade ve güç verildi, o halde herkes gücü nispetinde yaptıklarından sorumlu tutulacaktır.

Acaba kalplerin mühürlenmesinde İlahi irade ve insani irade nerede durmaktadır? Bir başka açıdan, Yüce Allah, bazı insanların kalplerini mühürlediği için mi onlar iman etmemişlerdir, yoksa iman etmedikleri için mi O kalplerini mühürlemiştir?

Kur'an-ı Kerim'de, Allah'ın inkârcıların kalplerini, kulaklarını ve ağızlarını mühürlemesi; hateme ve tabaa kavramları ile ifade edilmiştir.Hateme ve tabaa kelimelerinin ortak anlamı; mühürlemek ve damgalamak manasına gelir

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

497. Sayı Mayis 2024