Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Satırdan Sadra

Adil Akkoyunlu

Sosyal Yardımlaşmanın Birliğe Yansıması

  • 07 Mayıs 2019
  • 1916 Görüntülenme
  • 437. Sayı / 2019 Mayıs
Yazıyı Dinle
0:00
0:00
Yazarın Diğer Yazıları
Adil Akkoyunlu
Tüm Yazı Arşivi



Bir kimse, başkalarına iyilik ve yardım ederken -bakmakla mükellef bulunduğu- kendi ailesini sıkıntıya sokmamalıdır. Bu, evdeki birliğin, beraberliğin bozulmasına, sevginin, saygının ve tesanütün kalkmasına, huzursuzluğa sebep olabilir. Rabbimiz bu hususa dikkat çekerek şöyle buyuruyor: “Sana iyilik yolunda ne harcayacaklarını sorarlar. İhtiyaç fazlasını, de.” (Bakara, 2/219) Önderimiz de:İnfaka, önce kendinden, sonra nafakası senin üzerine vacip olan kimselerden başla.(Buhari, “Zekât”, 18; Müslim, “Zekât”, 41) buyuruyor.

 

 

Allah’ın memnuniyetini kazanma niyeti taşımadan yoksullara yardım edenler, ibadet etmiş olmazlar ve sevap kazanmazlar. Allah’ın memnuniyeti esas alınırsa, yapılan yardımların Allah katında bir değeri olur.

 

 

 

Sosyal yardımlaşmanın, topluma birçok olumlu yansımasını görüyoruz. Bunların en önemlilerinden biri de; birliğe ve beraberliğe olan katkısıdır.

Aslında insanlar kendi işlerini, zanaatlarını icra ederken de bir yardımlaşma içerisindeler. Fertler, toplumda bütün ihtiyaçlarını kendileri karşılayarak yalnız başlarına yaşamıyorlar. Birbirlerinin ihtiyaçlarını tamamlayarak yaşamak zorundalar. Fırıncı, ekmek; lokantacı yemek yaparken insanların yeme ihtiyacını karşılıyor.

Biz burada karşılıksız olan (hibe, hediye, sadaka, infak, miras, fitre ve zekât gibi) sosyal yardımlaşmaların birliğe ve beraberliğe olan katkısını konu edineceğiz.

Karşılıksız yardımlaşma; ananın, bebeğini rahminde besleyip büyütmesiyle başlıyor. Doğunca, emziriyor, yediriyor, içiriyor, altını değiştiriyor, yıkıyor, giydiriyor… Çocuk, kendi ihtiyaçlarını karşılayacak yaşa gelinceye kadar ebeveyni ona kol kanat geriyor, gözü gibi bakıp koruyor, kolluyor. Büyüdüklerinde bile bir elleri onların üzerindedir.

Bütün organlarımız ve azalarımızda, birbirine destek vererek bir uyum içinde çalışıyor; kendi kendimize yardımcı oluyoruz.

Aile içinde birbirimize yardımcı oluyoruz. Ailenin kelime anlamı da; bu değil mi? Muhtaç insanlar… Birbirlerine en çok ihtiyaç duyan insanlar, eşler ve çocuklardır.

Toplum olarak da birbirimizin ihtiyacını karşılamak için koşturup duruyoruz. STK’lar’ın temel amacı da yardımdan başka nedir? Belediyelerin amacı sınırları dâhilinde vatandaşlarına hizmet etmektir. Devlet, vatandaşlarına yardım için vardır.

Bu yardımlaşmalar, sevginin, bir ve beraber olmanın harcı oluyor.

Birliği ve beraberliği bozanlar, doğallığın, fıtratın dışına çıkıyorlar. Bozgunculuk yapıyorlar. Bu nedenle Rabbimiz, “Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın.(Bakara, 2/11) buyuruyor. Sadece insanlar arasında bozgunculuğu yasaklamıyor; “yeryüzünde” buyururken, “ıslah” etmek adına yiyeceklerimizin, içeceklerimizin, havanın, suyun ifsat edilmesini, insana zarar verecek her şeyin, çocuklarımızın oyuncaklarının bile zararlı hale getirilmesini de yasaklıyor. Kâinattaki birliğin, uyumunun, dengesinin yani fıtratının bozulmasını yasaklıyor. Çünkü bütün kâinatta bir denge, bir uyum, birlik ve bir yardımlaşma söz konusu.

Yardımdan bahsedilince önce “infak” geliyor aklımıza. İnfak kelimesinde anlamını buluyor bütün yardım çeşitleri. Birbirine yakın anlam içeren “infak”, “sadaka”, “hayır” ve “zekât”, kelimeleri Kur’an’da ve hadislerde bazen birbirinin yerine de kullanılmıştır. Mesela Kur’an’da zekât verilecek kimseler sayılırken; zekât yerine sadaka kelimesi kullanılmıştır. (Bkz.Tövbe, 9/60, 103) Fakat daha ziyade, infak; aile fertlerinin geçimi için… Zekât; farz olan… Sadaka ve hayır da isteğe bağlı olan harcamalar için kullanılıyor. Bunların dışında hediyeleşmek de teşvik edilmiştir. Peygamberimiz (sav):“Musafaha edin(el sıkışın, tokalaşın) ki; kalplerdeki kin gitsin, hediyeleşin ki; birbirinize karşı sevgi doğsun ve aradaki düşmanlık bitsin.” (Muvatta, Hüsnü'l-Hulk 16, (2, 908)) buyuruyor.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

437. Sayı Mayıs 2019