Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Editörden

Ribat Dergisi Editör

Merhaba Değerli Okuyucularımız

  • 09 Aralık 2017
  • 1845 Görüntülenme
  • 420. Sayı / 2017 Aralık

Yüce Yaratıcının insana vermiş olduğu en değerli hatta değer biçilemez hazine hayattır. Bu kadar değerli bir hazinenin her bir anı çok dikkatli ve titizlikle harcanmalıdır. Allah insanı bu noktada rehbersiz ve klavuzsuz bırakmamış ilahi hitabıyla kılavuzluk, peygamberleriyle de rehberlik yapmıştır. O, bizim hayat gemimize ruhumuzu kaptan yapmamızı istemiştir. Çünkü ruhunu hayat gemisine kaptan yapan hiç kimse dünya denizinde kopacak tufandan korkmaz. Allah’ın kendisine verdiği değer biçilemez hayat sermayesinin değerini kavrayabilenler her bir anlarını O’nun rızası için yaşamışlardır. Hayat, değerini uğrunda mücadele edilen “Amaç” tan alır. Amaç ne kadar değerliyse ömür de o kadar değerlidir. Amaç süflileştikçe hayat da o oranda süflileşmiştir. İnsanın bu bilinci her an canlı tutması ve düzenli aralıklarla hayatının amacına dair kendini çek etmesi gerekir. Mü’min asla rastgele yaşayamaz. Çünkü o, bu dünyaya rastgele gelmemiştir.

İnsan, dünya hayatının hiçbir fani değerine boyun bükmeden yaşayabilmelidir. Bir defa boynunu büken ömür boyu boynu bükük yaşar. Namaz; kıyamıyla insana hayatta dik durmayı, Sonsuzlukların Sahibinden başka hiçbir güce boyun eğmemeyi öğretir. Hayat, Allah’ın okulu, insanlar ise bu okulun öğrencileridir. Her birimiz bu okulda iyi ve başarılı birer öğrenci olmakla mükellefiz. Hayat okulunda onurlu bir öğrenci olmalıyız. Bu onuru bize salih amele dönüşmüş bir imandan başka ne verebilir ki? Salih ameli olmayan bir iman insanı bu onurdan mahrum bırakır. Kur’an-ın ölümsüz ve evrensel örnekleri(Peygamberler) bize hep bu mesajı vermez mi? Kur’an da geçen her bir ölümsüz örnek bizim hayatımızın mutlaka bir bölümüne mesaj vermektedir. İnsana kendisini nasıl Yüce Yaratıcının nazarında değerli kılabileceğinin işaretlerini sunmaktadır. İnsanın değeri de tatmin olduğu obje ile ölçülür. Mü’min Allah ve cennetten aşağısıyla tatmin olamaz. Onun amacı Allah’ın rızasıdır. Allah’ın rızası ise O’nun indirdiği vahye tabi olmaktadır. Allah’ın indirdiği su ile hayat bulup da O’nun indirdiği vahye sırt dönmek nankörlüktür. Su, biyolojik hayatın kaynağı, vahiy ise manevi hayatın kaynağıdır. Vahiyden mahrum yaşamak mümkün müdür öyleyse! Her insan hayat ipini vahye bağlamak zorundadır. Allah tan bağımsız bir hayat alanı olmadığını aklından çıkarmamalı ve kariyer planlaması yaparken de Allah’ı hesaba katmalıdır. Yaşarken ne olacağı kadar öldükten sonra da ne olmak istediğini kendine sormalıdır. Şunu da ifade edelim ki eğer dünya hayatı Allah’lı ve anlamlıysa sultan olmakla kurban olmanın arasında fark yoktur. Dünyaya “Şahit” olmak için gelen insan, sahip olmaya yeltenirse servete ait olur. Sonuçta da ne şahit ne de sahip olabilir.

İnsan için kâinatın en karmaşık varlığı denilmesinin sebebi insanın esrarlı yapısı olsa gerek. Bu karmaşık varlığı tanımak için önce kendi kendimize, sonrada etrafımızdakilere karşı hoşgörülü olmayı öğrenmeliyiz. İnsanı bir bütün olarak ele alıp onu parçalamaya kalkmamalıyız. Beden ve ruhu birbirinden ayırmak insanı katletmektir. Onun için beden sağlığımız kadar hatta ondan daha fazla ruhumuza özen göstermeliyiz. Beşer olmaktan çıkıp adam olmak istiyorsak tasavvurumuzu vahyin eğitimine tabi tutmalıyız.

Yüce Mevlâ, insanoğlunu müspet ve menfi duygular üretecek mekanizmalarla beraber yaratmıştır. Vahyin ışıklarıyla aydınlanan akıl ve fıtratı bozulmamış irade mekanizmasını devreye koyarak ürettiği duygular, insanı olumlu yönde davranış sergilemeye yöneltecektir. Nefsinin, insan ve cin şeytanlarının tetiklemesiyle ürettiği duygular da olumsuz/zararlı davranışlar sergilemeye yöneltecektir. İşte insan; iyi ile kötünün, hayırla şerrin, olumluyla olumsuzun, faydalı ile zararlının çarpıştığı savaş alanıdır. Bu savaştan, dünya ve ahirette kazançlı çıkmanın tek şartı vardır o da: Müspet davranışlar sergileten mekanizmaların, menfi davranışlar üreten mekanizmalara galip gelmesidir. Başka bir ifade ile selim aklın ve iradenin, nefis ve şeytan çetesine yenik düşmemesidir.

Bu sayımızda siz değerli okurlarımızın huzuruna insanın en önemli zaaflarından olan “Ego (Bencillik) ve Kibir” dosyasıyla çıkıyoruz. Makaleleriyle huzurlarınızda olmamıza vesile olan bütün Kıymetli Yazarlarımıza teşekkürlerimizi arz ediyor, sizleri de Dergimizi dikkatle okumaya davet ediyoruz.

420. Sayı Aralık 2017