Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Kur'an'ın Yeminleri : Andolsun ki..

Prof. Dr. Ali Akpınar

Koşturanlara And Olsun Ki, İnsan Pek Nankördür!

  • 08 Şubat 2022
  • 742 Görüntülenme
  • 470. Sayı / 2022 Şubat



Gerçekten de hayvanlar insanlar için büyük nimetlerdendir. Onların koşuşturmalarına vurgu yapılarak, boş durmanın değil koşturmanın ne kadar önemli olduğuna da işaret edilmiştir. Yine onların sabah vaktinde koşturmaları ve baskına katılmalarına yemin edilerek sabah vaktinin önemine vurgu yapılmıştır. Elbette sabah vakti, yalnızca savaşta baskın yapmak için değil, her hayırlı işte önemli ve bereketli bir vakittir.

 

O halde ey insan, bütün bu gerçekler ışığında çevrende koşturup duran varlıklara bak, sen de boş durma koştur. Ancak belli hedefler için koştur, hayırlarda yarış. Amel defterine hayır ve iyilikleri doldur. Ahiret hazırlığına, orada geçerli olan azıklarla hazırlan. Rabbine karşı nankör olma, şükreden kul ol. Nimetleri fark et ve nimetin asıl sahibinin ölçüleri doğrultusunda kullan.

 

وَالْعَادِيَاتِ ضَبْحًا فَالْمُورِيَاتِ قَدْحًا فَالْمُغِيرَاتِ صُبْحًا

فَأَثَرْنَ بِهِ نَقْعًا فَوَسَطْنَ بِهِ جَمْعًا إِنَّ الْإِنسَانَ لِرَبِّهِ لَكَنُودٌ

“And olsun Allah yolunda soluk soluğa koşturanlara… And olsun kıvılcımlar saçanlara… Sabah sabah akına çıkanlara… Ve tozu dumana katanlara… Düşman topluluğunun içine dalanlara ki! İnsan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.” (Âdiyât, 100/1-6)

Sureye de isim olan Âdiyât, koşturan atlar demektir. Tabi ki koşturan atlar deyince savaş atları akla gelir. Ancak surenin indiği Mekke döneminde savaş meşru kılınmadığı için öncelikle bu ifadeyle Arafat’tan Müzdelife’ye, oradan Mina’ya koşturan deve ve atlar kastedilmiştir. Onların Arafat tepesinden vadiye doğru soluk soluğa koşuşuna dikkat çekilmiştir. Öte yandan Mekke toplumu savaşı ve savaşta koşturan atları da bilmekteydi.

Ayette belli hedefler doğrultusunda durup dinlenmeden, soluk soluğa koşturan, ayaklarını kum ve taşlara vurmakla etrafa ateş cıngaları saçan, sabah sabah baskın yapıp toplulukların içerisine dalan hayvanlara yemin edilmiştir. Böylece hayvanların insanların emrine verilişi, onların hizmetinde koşturmaları hatırlatılmıştır. Gerçekten de hayvanlar insanlar için büyük nimetlerdendir. Onların koşuşturmalarına vurgu yapılarak, boş durmanın değil koşturmanın ne kadar önemli olduğuna da işaret edilmiştir. Yine onların sabah vaktinde koşturmaları ve baskına katılmalarına yemin edilerek sabah vaktinin önemine vurgu yapılmıştır. Elbette sabah vakti, yalnızca savaşta baskın yapmak için değil, her hayırlı işte önemli ve bereketli bir vakittir. İnsanın uykudan sonra dinç ve dinamik olarak kalkıp hayata başlaması ve işine yönelmesi sonuçta bereketlere sebep olacaktır. Onun için: Sabah uykusu rızka manidir”(Beyhakî,Şuabül-İman,IV, 180-181) hadisi şöyle terennüm edilmiştir: “sabah uykusu, rızka bir pusu” denmiştir. Tabi ki burada sabahleyin namaza kalkmak, namazdan sonra uyanık olmak önemlidir, ancak asıl olan ibadet, zikir ve dualardan sonra hayırlı işlere koyulmak, işe dört elle sarılarak onun hakkını vermektir. Yoksa sadece uyanık kalmak yeterli değildir.

Ayetlerde canlı tasvirler yapılarak insan zihninin zinde ve dinç kalması sağlanıyor. Koşturan hayvanlara dikkat çekildikten sonra insanın nankörlüğü hatırlatılarak; koşturan hayvanlara rağmen boş duran insanların ne kadar yanlış yaptıkları hatırlatılarak; sahiplerinin emrinde hedefleri doğrultusunda koşturan hayvanlara rağmen, her şeyin sahibi Yüce Rabbin emirlerinden kopan yahut o emirler doğrultusunda hareket etmeyen nankör insanların mukayesesi yapılmıştır. O halde çevremizdeki hayvanlara ve diğer varlıklara ibret nazarıyla bakmamız, onların yaratılış gayeleri doğrultusunda koşuşturmalarından ders almalıyız. Durup dinlenmeden çalışan karıncalardan, cıvıl cıvıl öten kuşlara, bal yapmak için koşuşturan arılardan tüm diğer hayvanlara. Şairin dediği gibi:

“Yer çalışsın, gök çalışsın, sen sıkılmazsan otur!

Bunların hakkında bilmem bir bahanen var mı? Dur!

Masivâ bir şey midir, boş durmuyor Hâlik bile:

Bak tecelli eyliyor bin şe'n-i gûnâgûn (çeşit çeşit iş) ile.

Ey, bütün dünya ve mafîhâ (içindekiler) ayaktayken, yatan!

Leş misin, davranmıyorsun? Bari Allah'tan utan!” (Mehmet Akif Ersoy, Safahat, ‘Durmayalım’, s, 24-25)

Kenûd, kefûr gibi nankörlükte ileri olan ve sürekli nankörlük yapan demektir. Aynı zamanda kenûd, hakkı ve hayrı engelleyen, nimeti unutan, külfette sızlanıp duran kimse anlamlarına gelmektedir. Zaten bu özellikler de nankörlerin özelliklerindendir.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

470. Sayı Şubat 2022