Cennette müminler sadece din kardeşleriyle değil, inanmış olmak şartıyla anne-baba, dede-nine, oğul-kız, torunlar ve insanın yedi ceddi ve akrabalarıyla da bir araya geleceklerdir: “İman eden, soylarından gelenlerin de aynı iman ile kendilerini izledikleri kimselerin yanlarına bu zürriyetlerini katacağız; bununla birlikte kendi amellerinden de bir şey eksiltmeyeceğiz. Herkes kendi yapıp ettiğinin hesabından kendisi sorumlu olacaktır.” (Tûr, 52/21) Bu ayetten, Yüce Allah’ın müminlere ahiret mutluluğunu, iman konusunda aynı yolu izleyen nesilleriyle birlikte yaşama imkânı lütfedeceği anlaşılmaktadır.

“Cennet nasıl bir yerdir? İnsan sonsuz olan cennette bıkkınlık duymaz mı? Şayet cennete girersek, annemizle babamızla ve kardeşlerimizle bir araya gelebilecek miyiz?”

Cennet hayatı gerçektir. Kur’an’da geçen çeşitli ayetlerde Cennet, sık ağaçlı dalların birbirine girdiği, zemininden suların aktığı, her türlü çeşitten yiyecek ve içeceklere ek olarak süs eşyalarının bulunduğu; ince ve kalın dibadan yeşil giysiler, genel havaya uyumlu olarak renkli ipek elbiseler gibi tasvirlerle anlatılır. Cennet, teklifler yurdu değil, ödül yurdudur. İman edip dünya hayatında düzgün ve yararlı, iyi ve güzel davranışlarda bulunanlara, karşılığında cennet hayatında verilecek nimetler, insan tasavvuruna sığmayacak boyuttadırlar. Özellikle Kur’an bu nimetleri iyi anlaşılsın diye insanın gündelik hayatından örnekler vererek insani bir dil kullanarak anlatır. Aslında bu nimetler, insan havsalasının çok ötesinde bir nitelik ve güzellik taşır. Nitekim Hz. Peygamber (sav), Yüce Allah’ın: “Ben salih kullarım için hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir beşerin hayal edemeyeceği şeyler hazırladım” buyurduğunu ifade ettikten sonra Secde Suresi’nin 17. ayetini okumuştur: “Yaptıklarına karşılık olarak onlar için ne mutluluklar saklandığını hiç kimse bilemez.”(Secde, 32/17) (Buhârî, “Tefsîr 32/1) Demek ki cennetteki yaşam, her türlü anlamın ötesinde muhteşem bir nitelik taşımaktadır. Tabiri caizse, Kur’an’ın anlattığı cennet tasvirleri, bir filmin pragmanı gibidir. Bize sadece büyük parçadan kısa bir tanıtım yapılmaktadır. Dile getirilen bu tanıtımın ötesindeki gerçeklik; akla, hayale gelmeyecek boyutta muhteşemdir.

Cennet hayatı ile dünya hayatını eşleştirmek mümkün değildir. Niye, çünkü dünyada; ibadetler, emirler, yasaklar, helaller, haramlar, mahrumiyetler, zorluklar, sıkıntı, bıkkınlık, yorgunluk, uykusuzluk, soğuk, sıcak gibi durumlar vardır. Kur’an ve hadislerden öğrendiğimiz kadarıyla cennet hayatında bunların hiçbirisi olmayacaktır. Cennette, sıkıntı, sorumluluk ve bize bıkkınlık verecek hiçbir şey yoktur. Cennet sonsuz bir hayatın yaşanacağı yer olması hasebiyle verilecek nimetler de sonsuz çeşitliliğe sahiptir. Cennetteki bir anımız bir önceki zamanımızdan daha güzel, verilecek nimet bir önceki nimetten daha farklı ve lezzetli olacak bu da insana sıkıntı, zorluk ve bıkkınlık getirmeyecektir. Adeta her şeyde bir halk-ı cedid, yenilenme yaşanacaktır. Hiçbir şeyde durağanlık, kısır döngü ve sabitlik olmayacaktır. Sürekli her şey bir öncekinden farklı olacaktır. Sonsuzluk böyle bir değişimi beraberinde getirecektir.