Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

İrfan Mektebi

Osman Nuri Topbaş

En Kazançlı Ticaret Nedir?

  • 08 Şubat 2022
  • 624 Görüntülenme
  • 470. Sayı / 2022 Şubat



Cenab-ı Hak, her an bizim amel-i salihlerle şeytan taşlamamızı istiyor. Ne kadar amel-i salih işlersek o kadar şeytan taşlarız. Eğer amel-i salih işlemezsek, fücura meyledersek, o zaman bizi, şeytan taşlamaya devam ediyor.

 

Kul devamlı hamd edecek, yani övgü. Neyi görse Cenab-ı Hakkʼı hatırlayacak. Her gördüğü ilâhî vitrinde Cenab-ı Hakʼla buluşacak. Gördüğü bir çiçekte Cenab-ı Hakʼla buluşacak. Evlâdına bakıp Cenab-ı Hakʼla buluşacak. Yediği nimetlere bakarak; kim verdi, niçin verdi, niye verdi? Cenab-ı Hakʼla buluşacak.

 

Ahiret için dünyaya geldik. Dünyaya bir talebe olarak, imtihan için geldik.

Ayet-i kerime:

“Ey iman edenler! Sizi acı bir azaptan kurtaracak ticareti size göstereyim mi?” (Saff, 61/10)

Acı bir azaptan kurtaracak. Basit bir şey değil. Acı bir azaptan kurtaracak.

“Allah ve Rasûlʼüne inanır (iman eder, imanın göstergesi) mallarınız ve canlarınızla Allah yolunda cihâd edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. İşte bu takdirde Allah, sizin günahlarınızı bağışlar, sizi zemininden ırmaklar akan Cennetlere, Adn Cennetlerindeki o güzel meskenlere koyar. İşte bu en büyük kurtuluştur.” (Saff, 61/11-12) buyruluyor.

İbrahim (as)nasıl dost oldu? İkinci büyük peygamber. Malıyla dost oldu, Halil İbrahim bereketi oldu. Canıyla dost oldu, ateşe girdi, ateş gülistana döndü. Tek kendisinin devam eden parçası, çok sevdiği oğlu vardı İsmail (as). İbrahim (as) hanımına dedi, Hâcer Validemize:

‒Oğlunu süsle, guslettir, dedi.

‒Ne yapacaksın? dedi.

‒Onu bir dostuma götüreceğim, dedi.

Yolda giderken de:

‒Oğlum, dedi.

Herhâlde belki 7-9 yaşlarındaydı.

‒Öyle bir emir geldi, ben seni kurban edeceğim, dedi.

‒Baba, razıyım, dedi.

Tam Akabeʼye geldiklerinde, Akabe, o şeytan taşlama yerine geldiklerinde… Cenab-ı Hak o ihlâsı devam ettiriyor tâ kıyamete kadar.

Büyük şeytan geldi. Dedi ki:

‒İbrahim, senin gördüğün rüya şeytanidir. İnsan, oğlunu keser mi?

Döndü İsmail (as)’e:

‒Bak çocuk, baban seni kesmeye götürüyor, dedi.

İkisi de taşladılar. Demek ki şeytan taşlama, sırf hacda olan iş değil. Cenab-ı Hak, her an bizim amel-i salihlerle şeytan taşlamamızı istiyor.

Ne kadar amel-i salih işlersek o kadar şeytan taşlarız. Eğer amel-i salih işlemezsek, fücura meyledersek, o zaman bizi, şeytan taşlamaya devam ediyor.

En nihâyet o kurban kesme mahalline vardılar. İsmâil (as) ile İbrahim (as) vedalaştılar kıyamette görüşmek için.

‒Baba gözlerimi bağla. Bana bakma, belki tereddüt edersin, dedi.

Velhâsıl tam bıçağı boğazına koyunca, Cenab-ı Hak:

“‒İbrahim, sana selâm!” “Sana selâm olsun İbrahim!” dedi. “Bu, zor, açık, büyük bir imtihandı.” dedi.

Velhâsıl Cenab-ı Hak: “Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır.” (İnşirah, 94/5-6) buyuruyor. Her zorluktan sonra kolaylık geliyor.

Velhâsıl dünyada da bu nefsin arzularına katlanılacak, kalp merhaleler kat edecek. Cenab-ı Hakkʼa güzel bir dost olacak. Ondan sonra:

Bir huzur hâli, bir kolaylıklar gelecek.

Nasıl olacağız?

“Boş kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel.” (İnşirah, 94/7-8)

Müminin boş vakti olmayacak. Bir hayrı bitirip diğer hayra koşacak. Boşluk, Cenab-ı Hak istemiyor. Boşluk olduğu zaman nefsânî hayat kendini gösterir.

Bu, Cennetʼi satın alanların durumlarını Cenab-ı Hak bildiriyor.

Onlar; “Hep tövbe hâlinde olanlar, istiğfar hâlinde olanlar.” (Tövbe, 9/112)

Tövbenin en güzel kıvam vakti de ne zaman? Her zaman. Fakat bilhassa;

Seherlerde istiğfar edebilmek. (Bkz. Âl-i İmrân, 3/17) Aczimizi düşünmek. Cenab-ı Hakkʼın lütuflarını tefekkür etmek. Yaptığımız amel-i salihleri az görebilmek.

Efendimiz; “Yetmiş kere, yüz kere istiğfâr ederim.” (Ebû Dâvud, “Vitr”, 26; İbn-i Hanbel, Müsned, II, 450) buyuruyor.

Kendi kendimizi bir (muhasebe etmeliyiz). Allah’ın verdiği nimetlerin ne kadar bedelini ödüyoruz? Cenab-ı Hak zira;

“…Şükreden kullarım azdır.” (Sebe’, 34/13) buyuruyor. O şekilde, canhıraş şekilde;

O istiğfarın içinde bulunabilmek. Hayatımızda o istiğfarın içine girebilmek. O’nun arkasında durabilmek. Bir tövbe-i nasûh hâline gelebilmek. Yanlışlıklarımızdan nefret edebilmek.

Hep ibadetler bizim için. Bütün kâinat ibadet etse etmese Allah’ın azamet-i ilâhiyyesi değişmez. Namaz, bizim menfaatimize.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

470. Sayı Şubat 2022