İslam, bireyi hem dünyada hem ahirette başarılı olmaya yönlendirir. Çalışmayı teşvik eder, kazanmayı kutsar, paylaşmayı zorunlu kılar. Bu sayede: Çalışkan şahsiyet, tembelliği değil üretkenliğiyle öne çıkar. Zenginlik, kibir ve israf aracı değil; toplumsal huzurun teminatı olur. Yoksulluk, kutsal bir erdem değil; çözülmesi gereken bir problem olarak görülür.
Bugün açlıktan her gün binlerce insan ölüyorsa, bunun nedeni kaynakların yetersizliği değil, adaletsiz dağılımdır. İslam'ın zekât sistemi, işte tam bu noktada insanlığa bir çözüm sunar. Müslüman'ın görevi sadece ibadet etmek değil; çalışmak, kazanmak ve paylaşmaktır.
Zenginliğin Hikmeti
İnsanlık tarihinin en kadim meselelerinden biri zenginlik ve fakirlik arasındaki dengedir. Dinler, toplumların sadece manevi hayatlarını değil, sosyal düzenlerini de şekillendirmiştir. Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam'ın ortak paydası yardımlaşmadır. Ancak İslam'ın zekât ve sadaka sistemi, bu yardımlaşmayı bir ahlaki tavsiyeden çıkarıp farz (emir) bir ibadet ve kurumsal bir sosyal düzen mekanizmasına dönüştürmüştür.
Kur'an-ı Kerim'de müminler "O erler ki, zekât için çalışırlar" (Müminûn, 23/4) şeklinde övülür. Bu ayet, Müslüman'ın sadece ibadet eden değil; çalışarak kazanan, kazancını paylaşarak toplumsal adaleti inşa eden bir şahsiyet olması gerektiğini vurgular. İslam, yoksulluğu kutsallaştırmaz. Tam aksine, çalışkan bireyi ve topluma fayda üreten zenginliği öne çıkarır.
Yahudilik ve Hristiyanlıkta Yardımlaşma
Yahudi Geleneğinde Tzedakah ve Ma?aser
Yahudilikte zekât yoktur ama benzeri uygulamalar bulunur. "Tzedakah" (adalet ve sadaka), yoksullara yardım etmenin ahlaki bir yükümlülük değil dini bir görev olduğunu ifade eder. Ayrıca "ma?aser" adıyla bilinen ondalık sistemde, gelirin %10'u Allah'a adanır. Bunun bir bölümü mabed hizmetlerine, bir bölümü de yoksullara ayrılırdı.
Tarım toplumunda ayrıca "peah" (tarlanın köşesini fakirlere bırakmak) ve "leket" (hasat sırasında yere düşen başakların fakirler tarafından toplanmasına izin vermek) gibi sosyal adalet mekanizmaları da vardı.
Hristiyanlıkta Ondalık ve Sadaka Anlayışı
Hristiyanlık da Yahudilikten devraldığı ondalık sistemini sürdürmüştür. Gelirin %10'unun kiliseye verilmesi, kilisenin ibadet ve hayır işlerini finanse etmesini sağlamıştır. Hz. İsa'nın "Komşunu kendin gibi sev" öğretisi doğrultusunda sadaka, hayırseverlik ve gönüllü yardım Hristiyan ahlakının temel unsurları arasında yer almıştır
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız