En-Nûr; Sonsuz nûr, bütün kâinatı ve gönülleri eşsiz, benzersiz bir şekilde aydınlatan, nurlu bir dini/İslâm'ı indiren, kullarını karanlıktan aydınlığa çıkaran, insanlara Kitabı indiren ve peygamberleri gönderen, tüm varlığın ışık ve enerji kaynağı, göklerin ve yerin nûru/aydınlatanı, dünyada nûrun aydınlığında yaşayanları kıyamet günü asıl nûra kavuşturacak olandır.
EN-NÛR: "Arapça'da "nevr" kökünden türemiş bir isim olan "nûr", zulmetin zıddı olup aydınlık, ışık, ziya anlamlarına gelir. Alev, ateş, görüş, alâmet ve cehennem anlamına gelen "nâr" da aynı kökten türemiştir." (Lisânü'l-Arab, İbn Manzûr, c.13, s.377 / Müfredât, Ragıb el-İsfehânî, s.775)
En-Nûr; Sonsuz nûr.
En-Nûr; Bütün kâinatı ve gönülleri eşsiz, benzersiz bir şekilde aydınlatan.
En-Nûr; Nurlu bir dini/İslâm'ı indiren.
En-Nûr; Kullarını karanlıktan aydınlığa çıkaran.
En-Nûr; İnsanlara Kitabı indiren ve peygamberleri gönderen.
En-Nûr; Tüm varlığın ışık ve enerji kaynağı.
En-Nûr; Göklerin ve yerin nûru/aydınlatanı.
En-Nûr; Dünyada nûrun aydınlığında yaşayanları kıyamet günü asıl nûra kavuşturacak olandır.
Nûr deyince aklımıza ilk gelen aydınlık ve ışıktır. Oysa bildiğimiz manadaki aydınlık anlamına ilaveten, nûr kavramında nesnelerin ve olayların mahiyetini aydınlatmak anlamı da vardır.
Elmalılı Muhammed Hamdi YAZIR'ın ifadesi ile, gerek hissî (görme duyusu ile algılanan) ve gerek aklî her nevi zulmetin zıddı olarak vicdan ve basirette inkişaf eden, iç ve dış dünyamızı aydınlatan tecelliyatın umumuna da nûr denir. Rabbimizin ismi olduğunda O'nun bütün nurların kaynağı olduğunu ifade eder.
"O nûr sayesinde eşya görünür olur; biz de onları ayırt edip görebiliriz. Eğer o nûr olmasaydı, biz evreni ve içindekileri gözlemleyip algılayamaz, zihnimizde hiçbir şeyi yerli yerine oturtamazdık. Allah-u Teâlâ duyularla algılanan varlıkları görmemiz için bir ışık (güneş) yarattığı gibi, düşünce yoluyla algılanan varlıklar için de bir ışık (ilim ve irfan) yaratmıştır." (En Güzel İsimler 99 Esma Sonsuz Mana, Fatma BAYRAM, s.333)
Ragıb el-İsfehânî'ye göre en-Nûr kelimesi, "münevvir" yani nurlandıran, güneş, ay ve yıldızlarla gökleri ve yeri aydınlatan, ışık veren ve süsleyen demektir. (Bkz. Müfredât, Ragıb el-İsfehânî, s.508)
İbn Abbâs (ra)'ya göre ise en-Nûr: "Cenab-ı Hakk'ın dilediğini hidâyete erdirmesi, ona hakkı açıklayıp hakka ittibayı ilham etmesidir." (Ayet ve Hadislerle El-Esmâü'l-Hüsnâ, Prof. Dr. Hasan İzzeddin CEMEL, s.340)
Muhammed Cerir et-Taberî (ra) tefsirinde bu kelimeyi; Hâdi, insanlara hidâyet veren olarak yorumlamıştır. (Bkz. Câmiu'l-Beyân fî Tefsîru'l-Kur'ân, Muhammed Cerir et-Taberî, Nûr Sûresi, 24/35. Tefsirinde)
Zemahşerî (ra) Keşşâf adlı eserinde; Göklerin ve yerin nûruna sahip olan diye yorumlamıştır. (Bkz. El-Keşşâf, Zemahşerî, Nûr Sûresi, 24/35. Tefsirinde)
Ebû Bekir İbnü'l-Arabî'nin de belirttiği gibi en-Nûr; "mahiyeti bilinmeyen nûr" veya "varlığı apaçık" manasına alındığı takdirde zâtî, diğer anlamlarda ise fiilî isim ve sıfatlar grubu içinde yer alır; Hâdî ve Zâhir isimleriyle mana yakınlığı içinde bulunur. (Bkz. T.D.V. İslâm Ansiklopedisi, c.33, s.244)
Nûr kelimesi, Kur'an'da 43 ayette geçmektedir:
En-Nûr İsm-i Şerifi'nin Kur'an İçerisinde İncelenmesi:
Nûr, İslâm'dır: "Allah'ın nûrunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa kâfirler hoşlanmasalar da Allah, nûrunu tamamlamaktan başka bir şeye razı olmaz. Dilerler ki, Allah'ın nûrunu ağızlarıyla (püf deyip) söndürsünler." (Tövbe, 9/32)
Nûr, Kur'an'dır: "O hâlde Allah'a, Rasûlü'ne ve indirdiğimiz o Nûra (Kur'an'a) iman edin." (Teğâbün, 64/8), "Ey insanlar! Şüphesiz size Rabb'inizden bir delil (peygamber) geldi ve size apaçık bir nûr (olan Kur'an'ı) indirdik. Ey insanlar! Şüphesiz Rabb'inizden size (doğruları ortaya koyan) kesin bir burhan (kanıt) geldi ve size (gerekli olan bütün mesajlarımızı) açıklayan bir nûr (yollarınızı aydınlatan bir Kur'an) indirdik." (Nisâ, 4/174)
İmam Gazâlî (ra) Mişkâtü'l-Envâr isimli eserinde: "Göz nûru için güneş ne ise, akıl nûru için de Kur'an odur" (En Güzel İsimler 99 Esma Sonsuz Mana, Fatma BAYRAM, s.335) der.
Nûr, Hakka İmandır: "Allah, iman edenlerin velisidir; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin velileri ise sahte tanrılardır; onları aydınlıktan çıkarıp karanlıklara sokarlar. İşte bunlar ateşliklerdir, bunlar orada devamlı kalıcıdırlar." (Bakara, 2/257)
Nûr, Hidâyet Verendir: "Allah, kimi doğru yola erdirmek isterse onun göğsünü İslâm'a açar. Kimi de sapıklığa düşürmek isterse, onun göğsünü göğe yükseliyormuşçasına dar ve sıkıntılı yapar. Allah, iman etmeyenlerin başına böyle belâ ve sıkıntılar yağdırır." (En'am, 6/125)
Bu ayet nazil olduğu zaman Ashâb Peygamber (sav)'e:
"Göğsün inşirahı (sevinçle genişlemesi) nedir? diye sordular. Nebî (sav) şöyle buyurdu: O, nurdur. Allah o nûru müminin kalbine atar. Bunun üzerine kalbi sevinerek genişler. Bu genişlemenin alâmeti var mıdır? diye sordu sahâbeler. Rasûlullâh (sav): Evet. Ahirete yönelmek, aldatıcı dünyadan uzaklaşmak ve ölümden önce ölüme hazırlıklı olmaktır" ( Câmiu'l-Beyân fî Tefsîru'l-Kur'ân, Muhammed Cerir et-Taberî, c.7, s.99-100) buyurdu.
Nûr, Hz. Peygamber'dir: "Ey Peygamber! Şüphesiz ki Biz Seni bir şâhit, bir müjdeci, bir uyarıcı olarak gönderdik. Allah'ın izniyle yine Allah'a çağıran bir davetçi ve nûr saçan bir kandil olarak lütfettik." (Ahzab, 33/45-46)
Nûr, İlahi Adâlettir: "Artık Rabb'inin nûruyla yer aydınlanır, hesap kitap ortaya konur, peygamberler ve şâhitler getirilir, insanlar hakkında doğruluk ve adâlet ölçüsüne göre hüküm verilir, onlara asla haksızlık edilmez." (Zümer, 39/69)
Nûr, Aydınlıktır: "Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. Ama yine de kâfir olanlar (putları) Rablerine eş tutuyorlar." (En'am, 6/1)
Nûr, Ayın Işığıdır: "Görmüyor musunuz Allah, yedi göğü birbiriyle nasıl uyumlu yaratmıştır? Onların içinde ayı bir nûr, güneşi de ışık kaynağı yapmıştır." (Nûh, 71/15-16)
Nûr, Ahirette Müminlerin Işığıdır: "Kıyamet günü mümin erkekleri ve mümin kadınları görürsün ki, iman ve salih amellerinin nurları önlerinde ve sağ taraflarında onları aydınlatmaktadır
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız