İnsan, Kulluk İçin Yaratıldı! , Osman Nuri Topbaş
Sayı : 511   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

İrfan Mektebi

Osman Nuri TopbaÅŸ

İnsan, Kulluk İçin Yaratıldı!

  • 30 Haziran 2025
  • 8 Görüntülenme
  • 511. Sayı / 2025 Temmuz



Hak katında mahcup etmeyecek bir kulluğun özü, sadece günaha düşünce Cenab-ı Hakk'a sığınmak ve acizliğimizin idraki ile O'ndan mağfiretini talep etmek değil; Âlemler Sultanı Efendimiz (sav) gibi, hem günahtan şiddetle kaçınmak ve hem de kulluğu hayatın hiçbir noktasında unutmamaktır.

İnsan, kul olduğunu, âciz yaratıldığını ve daima Rabbine muhtaç olduğunu hiçbir zaman hatırından çıkarmamalıdır. Kendini günahsız gören bir mütekebbir edasıyla değil, affı için gönül gözlerinden daima nedamet yaşları süzülen Hak dostlarının tevazu ve mahviyetinden hisse alabilmenin gayreti içinde olmalıdır.

"Nakledilir ki Cenab-ı Hak, Dâvud (as)'a şöyle vahyetti: Ey Dâvud! Senden çıkan zelle, senin için son derece mübarektir. Dâvud (as) muhatap olduğu bu ifadelerin kendisinde meydana getirdiği büyük şaşkınlık içerisinde şöyle seslendi:

-Ey yüce Rabbim! Zelle nasıl mübarek olabilir?

Hak Teâlâ buyurdu: -Ey Dâvud! O zelleyi işlemeden önce dergâhımıza gelirken, naz ile yaptığın tâatin iftiharıyla hükümdar edasıyla gelirdin. Şimdi ise ıstırap ve müflislikten ötürü yakarış içerisinde, kul gibi geliyorsun." (Rûhu'l-Beyân, XVI, s. 12-13)

Allah Teâlâ, rahmet-i ilâhiyyesi muktezasınca kullarına ağır mükellefiyetler yüklememiştir. Yalnız kullarının, daima acizliklerinin idraki içinde olarak, engin bir gönül kırıklığı ve huşû üzere kendisine ibadet ve itaat etmelerini istemiştir.

Çünkü insan, kulluk ile kemâl bulur. Kulluk ile Hakk'a yaklaşır. Dolayısıyla kulluğunu unutunca Rabbinden uzaklaşır. Cenab-ı Hak'tan uzaklaşan bir gönül, içinde bulunduğu nimetlerin tefekkürünü lâyıkıyla idrak edemez hâle gelir. Böylelikle gönlün pusulası bozulur. Netice olarak bu kimsenin hayat okyanusunda varacağı son nokta da, ancak günah girdabında boğulup mahvolmak olacaktır.

Bu sebeple, bizi Hak katında mahcup etmeyecek bir kulluğun özü, sadece günaha düşünce Cenab-ı Hakk'a sığınmak ve acizliğimizin idraki ile O'ndan mağfiretini talep etmek değil; Âlemler Sultanı Efendimiz (sav) gibi, hem günahtan şiddetle kaçınmak ve hem de kulluğu hayatın hiçbir noktasında unutmamaktır. Zira Peygamber Efendimiz (sav), büyük bir kulluk şuuru içerisinde geceleri ayakları şişinceye kadar ibadet etmiş ve bu hususta kendisine:

"-Ey Allah'ın Rasûlü! Allah sizin geçmiş ve gelecek hatalarınızı bağışlamış olduğu hâlde niçin böyle yapıyorsunuz (neden bu kadar meşakkate katlanıyorsunuz)? diyen Âişe (ra) validemize de şöyle buyurmuşlardır:

-Çok şükreden bir kul olmayı istemeyeyim mi?" (Buhârî, "Tefsîr", 48/2; Müslim, "Münâfikîn", 81)

Hatta pek çok kereler:

"Yâ Rabbi, Sen'i gereği gibi ve lâyık olduğun vechile tanıyamadım

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

511. Sayı Temmuz 2025