Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Uzman Gözüyle

Mehmet Emin Karabacak

Mutluluk İçin "Ah Çekenler"

  • 06 Aralık 2019
  • 1574 Görüntülenme
  • 444. Sayı / 2019 Aralık



Gönderiliş gayesi Rabbine kulluk bilincini unutan insan, mutlu olmak için farklı alanlara yönelmektedir. Mutluluğu ve huzuru Rabbine kul olmakta aramak yerine başka etmenlerde arayan insanlara, Cenabı Hak gelecek kaygısı ve anı yaşayamama sıkıntısı vermektedir. Buna bağlı olarak insanlar da geçmişine yönelik pişmanlık ve gelecek kaygısı için kıvranıp durmaktadırlar.

 

Camiden çıkarken acelece çıkma, günlük namazları camide kılmama, namazları tadili erkâna riayet etmeden kılma, namazlardan sonra tespih çekmeme ve dua yapmama, namaz sonrası duaları kısa veya yarı kalkerken yapma gibi durumlar kişinin kullukta ve ibadette anı yaşamadığını göstermektedir. Kuran-ı Kerim'i normal kitap gibi okuma, elindeki tespihi öylesine çekme, namazını hareketten öteye götürememe insanların kulluk bilincinin farkına varamadıklarını göstermektedir.

 

 

“Behlül Dânâ Hazretleri bir gün Harun Reşid'den bir vazife istedi. Harun Reşid’de ona çarşı pazar denetimini verdi.

Behlül Dânâ Hazretleri hemen işe koyuldu. İlk olarak bir fırına gitti. Birkaç ekmek tarttı hepsi normal gramajından noksan geldi. Dönüp fırıncıya sordu:

-Hayatından memnun musun, geçinebiliyor musun, çoluk-çocuğunla ağzının tadı var mı? Adam da her soruya olumsuz cevap verdi. Memnun olduğu bir şey yoktu.

Behlül Dânâ Hazretleri bir şey demeden ayrıldı ve bir başka fırına geçti. Orada da birkaç ekmek tarttı ve gördü ki bütün ekmekler gramajından fazla geliyor, eksik gelmiyor. Aynı soruları bu fırının sahibine de sordu ve her soruya olumlu cevap aldı.

Bundan sonra başka bir yere uğramadan doğru Harun Reşid'in huzuruna çıktı ve yeni bir vazife istedi. Harun Reşid: Behlül daha demin vazife verdik sana ne çabuk bıktın? der. Behlül Dânâ Hazretleri: Efendimiz çarşı pazarın ağası varmış. Benden önce ekmekleri tartmış, vicdanları tartmış, buna göre herkes hesabını ödemiş, bana ihtiyaç kalmamış, der.” (Mehmet Kerimoğlu, Sufi Hikâyeleri, Karanfil Yay. İst. 2004 )

Cenab-ı Hak tarafından en güzel biçimde yaratılan insan (Bkz.Tin, 95/4), yaşam adına kendisinden beklenen aynı güzelliği gösterememektedir. Kendisinden sadece kul olması istenen insan, hayat şartlarını ve zamanının olmadığını bahane ederek, sorumluluklarını yerine getirme konusunda ikilem içinde kalmaktadır.

Cenab-ı Hakk’ın; “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zâriyât, 51/56) buyurduğu ve görevi sadece Allah’a kulluk olan insan, çoğu zaman yaradılış gayesi dışına çıkmaktadır. Söylem olarak en iyi şekilde kul olmak istediğini söyleyen insan, davranış olarak söylemlerin tersini yapmaktadır.

Rızkına Cenab-ı Hak tarafından kefil olunan insanoğlu “Hakikat insan için, kendi çalıştığından başkası yoktur.” (Necm, 53/39) ayetine rağmen; sanki kendisine taksim edilenden daha fazlasını alabilecekmiş gibi istek ve heves içinde bulunmaktadır. Bu istek ve heves, insanın, kendine verilen sorumluluk ve kulluk bilincini unutmasına sebep olmaktadır.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

444. Sayı Aralık 2019