Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Kardeş Ayetler

Prof. Dr. Ali Akpınar

13. Ayet Firavun'un Ölümlü Bedeni

  • 07 Mayıs 2019
  • 2650 Görüntülenme
  • 437. Sayı / 2019 Mayıs



Firavun’un boğulmasından sonra cesedinin su yüzüne çıkması, onun tanrı olduğu iddiasını çürütmüştür. Zira suda boğulup ölen bir fâni asla tanrı olamazdı. Onun cesedi, su içerisinde kaybolup gitseydi geride kalanlar onun ölmediğini, ortadan kaybolduğunu düşünebilirlerdi. Nitekim Firavun suyun içerisinde kaybolunca bazıları onun ölmediğini düşünüyorlardı ki bir anda ceset cansız bir halde suyun üzerine çıkıvermişti.

 

Firavun’un suyun üstüne çıkıp, sonradan mumyalanarak kalması sonrakiler için de bir ders ve ibret oldu. Dünyanın Firavunlara kalmadığı, tanrılık davasına kalkan kibirlilerin nasıl helak olduklarına bir kez daha tanıklık edilmiş oldu. Firavunların övünüp güvendikleri avenesi, askerleri, maddî gücü onu helak olmaktan kurtaramamıştı. Demek ki bir ölümlünün, variyetine, saltanatına güvenerek tanrılık iddiasında bulunmasıyla o tanrı olamazdı.

 

“Senden sonrakilere bir ibret teşkil etmesi için bugün sadece senin cesedini çıkarıp (sahile) atacağız, dedik. Doğrusu insanların çoğu ayetlerimizden habersizdir.” (Yunus, 10/92)

Yüce Allah, Firavun’a variyet ve hükümranlık vermişti. Yüce Allah’ın verdiği hükümranlık O’nun yolunda kullanılırsa sahibi için kazanç olurdu. Zira tüm bu verilenler sınav sebebi idi. Ancak Firavun, kendisine verilenlerle şımardı, büyüklendi ve Yüce Allah’ı inkâr etti, kendisinin ilah-rab olduğunu iddia ve ilan etti. “Firavun ise tamamen yalanladı ve isyan etti. Sonra olanca çabasını göstererek sırtını döndü. Derhal adamlarını topladı ve bağırdı: Ben sizin en yüce rabbinizim! dedi.” (Nâzi'ât, 79/21-24) “Firavun: Ey ileri gelenler! Sizin benden başka bir tanrınız olduğunu bilmiyorum.” (Kasas, 28/38)Firavun: Benden başkasını tanrı edinirsen, and olsun ki seni zindanlara atarım, dedi.” (Şuarâ, 26/29)

Firavun’un bu taşkınlığına rağmen Yüce Rabbimiz, onu hemen helak etmedi, ona fırsatlar verdi. İki kardeş peygamber Hz. Musa ve Hz. Harun’u ona uyarıcı olarak gönderdi. Hz. Musa’nın eliyle Firavun pek çok mucizeye şahit oldu. Ne var ki gördükleri onun inkâr ve taşkınlığını artırdı. Hz. Musa ve beraberindeki İsrailoğullarına ağır baskı ve işkence uyguladı. Nihayet Musa (as) Firavun’un yurdunu terk etmek üzere yollara düştü. Firavun elinin altındaki köleleştirdiği insanları kaybetmemek üzere onların peşine düştü ve onları Kızıldeniz’e kadar ordusuyla takip etti.

Yüce Allah denizi Musa peygambere yol eyledi. Hz. Musa peygamber beraberindeki inananlarla birlikte o yoldan ilerleyip karşıya geçti. Bunu gören Firavun da onların peşinden denize daldı ve askerleriyle beraber deryada boğulup kahroldu. Firavun’a, boğulacağını anlayınca yaptığı tövbe kâr etmedi, inandım demesi de ona fayda vermedi. O, küfür ve inkârı üzerine ölüp gitti. Yüce Allah, onun boğulan cesedini suyun yüzüne çıkarıp ayet kıldı. Bu hem firavun’un tanrılığına inananlar için, hem İsrailoğulları için, hem de sonrakiler için bir ayet, bir ibret ve kalıcı bir ders oldu: “Senden sonrakilere bir ibret teşkil etmesi için bugün sadece senin cesedini çıkarıp (sahile) atacağız, dedik. Doğrusu insanların çoğu ayetlerimizden habersizdir.” (Yunus, 10/92)

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

437. Sayı Mayıs 2019