Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Başyazı

Abdullah Büyük

Cennete Layık Olmak İçin, Gıybet ve Necva'dan Arınmalıyız

  • 08 Kasım 2022
  • 369 Görüntülenme
  • 479. Sayı / 2022 Kasım



İbadet ve hilafet sorumluluğunu hayatında canlı tutan bir Müslüman için merhamet, karşısındaki insanın eksikliklerini tamamlamaktır. Birbirlerinin eksik ve noksanlıklarını tamamlamak mücadelesinde olan Müslüman toplum, otomatikman toplumsal barışı sağlamış olur. Ve böyle bir toplumun sırtının yere gelmesi mümkün değildir.

 

Yaşadığımız olumsuzluklar Müslümanları üzmemeli tam aksine harekete geçirmelidir. Beynimizin, gönlümüzün ve bedenimizin birbirlerinden haberli olarak çalışması, her çeşit problemi çözecek güçtedir. Çünkü Allah katından gelen hayat tarzımız İslam Dini, motor gücümüzdür. Taklit etmeye ihtiyacımız yoktur, çünkü mutlak örneğimiz Hz. Peygamberimizdir. Meşru değişimlerimizin referansı vahiydir yani Rabbimizdir.

 

Fitne ve fesadın tarihi insanlığın tarihi ile yaşıttır. Hz. Âdem (as)’ın iki oğlunun arasında tutuşan fitne ateşi yeryüzünde ilk kardeş kanının dökülmesine sebep olmuştur. İnsanoğlunun ilk kan damlasının toprağa düşmesiyle birlikte adeta fitnenin tohumu da toprakla buluşmuştur. İnsanın olduğu bütün coğrafyalara kök salmıştır. Tarihin her döneminde fitne ve fesat, şeytanın insanoğlunu birbirine düşürmek için kullandığı en etkili silah olmuştur. Kıyamete kadar da şeytan bu silahı insana karşı kullanmaya devam edecektir. İnsanoğlunun misafirhanesi ve imtihan yeri olan dünyayı fitne ve fesada verdiği acı dolu günler yaşıyoruz. İnsanoğlu, adeta insanlığından utanılacak bir noktaya geldi.

Gözümüzü İslam coğrafyasına çevirdiğimizde Müslümanların yaşadıkları her bir ülkede fitnenin ve fesadın kardeşi kardeşe öldürtmeye devam ettiği acı gerçeği ile karşılaşıyoruz. Aynı Allah’a ve aynı peygambere iman eden, günde beş defa aynı kıbleye yönelen Müslümanlar, birbirlerini düşman görmeye devam ediyorlar. Sayamayacağımız kadar çok olan ortak paydalarımıza ufak tefek farklılıklarımız galip geliyor ve aramızda fitne sebebi olabiliyor. Ümmet bir türlü sosyal tevhid olan vahdete kavuşamıyor. İslam coğrafyasının genelinde yaşanmakta olan acılara yüreklerimiz dayanamaz hale geldi.

Yaşamakta olduğumuz bu durumun sebebini Kur’an’a sorduğumuzda şu ayet cevap olarak karşımıza çıkıyor: “Kâfir olanlar da birbirlerinin yardımcılarıdır. Eğer siz Allah’ın emirlerini yerine getirmezseniz yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat olur” (Enfal, 8/73)

Yeryüzündeki bütün savaşlar, terör olayları, sosyal, siyasi ve ekonomik karmaşa ve kargaşalar Kur’an tarafından “fesat” kavramı ile ifade edilir. Bütün fesatların sebebini ise yukarıda zikretmiş olduğumuz ayet “Allah’ın emirlerinin yerine getirilmemesine” bağlıyor. İslam coğrafyasında yaşanmakta olan fesatlara son vermek için Müslümanların Allah’ın emirlerini bireysel ve toplumsal hayatlarına hâkim kılmaları gerekiyor. Ancak bunun neticesinde coğrafyamızı ve dünyayı hilafet görevimizin gereği olarak ıslah edebiliriz.

Islaha dua ile başlayalım. Muhtaç olarak yaratılan insan bütün ihtiyaçlarını Rabbine arz eder. Dua eden insan, kendi kendisine yetmediğinin farkına varan insandır. Dua etmeyen kimse ise, kendi kendisine yettiğini zanneden ve kendisine tapınan bir müşriktir. İnsanın kalbini Rahman’ın merhametine açan ibadet duadır. Bunun için Rabbimiz bizleri yaratılış amacımıza ulaşmak için terbiye etmeye, bizlere istemeyi öğreterek başlamıştır. Mushaf’ın ilk suresi olan Fatiha, insana Rabbinden isteme usul ve yöntemini öğretir. İsteme yetisini bizlere bahşeden Rabbimiz, Fatiha ile bize nasıl isteyeceğimizi ve neleri isteyeceğimizi talim ettirir.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

479. Sayı Kasım 2022