Sayı : 495   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Kur'an'ın Yeminleri : Andolsun ki..

Prof. Dr. Ali Akpınar

Yörüngelerle Dolu Semaya Andolsun ki, Sizler Gerçeğe Aykırı Şeyler Söylüyorsunuz

  • 08 Kasım 2021
  • 687 Görüntülenme
  • 467. Sayı / 2021 Kasım



Kul, hidayete müstahak olursa ona hidayet nasip olacak; inkâra şartlanıp sapıklığı tercih edenler ise onda kalacaktı. Onun için insanın yanlıştan dönebilmesi, batıldan kurtulup hakka ulaşabilmesi, kendisini sorgulamasına, düşüncesini test etmesine, hakkı arayıp soruşturmasına bağlıdır.

 

İnsan, kâinata bakıp ondaki nizam ve intizamdan ders almalı, ayrılık gayrılık ve firaktan kurtulmalıdır. İşte o zaman huzur ve doyuma erecek, izzet ve cenneti hak edecek, dünya ve ahirette kurtulanlardan olacaktır.

وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الْحُبُكِ إِنَّكُمْ لَفِي قَوْلٍ مُخْتَلِفٍ

يُؤْفَكُ عَنْهُ مَنْ أُفِكَ قُتِلَ الْخَرَّاصُونَالَّذِينَ هُمْ فِي غَمْرَةٍ سَاهُونَ

 

“İçinde yörüngeler bulunan/özenle dokunmuş göğe and olsun ki, ey inkârcılar, siz, şüphesiz aykırı görüştesiniz. Bundan, dönebilecek kimseler döndürülür. Yalancılığı itiyat edinenlerin, bilgisizliğe saplanıp kalanların canları çıksın!” (Zâriyât, 51/7-11)

Birbirinden ayrılmış türlü türlü gök cisimleri. Farklı görünüm, şekil ve görevleriyle hepsi Yüce Allah’ın eşsiz ve erişilmez kudretinin gösterirler. Her biri yaratılış gayelerine uygun hareket ederler ve vazifelerini yerine getirirler.

Zâtü’l-hubük, en güzel, en sağlam ve muazzam şekilde tanzim edilmiş; ince ince sanatkârane bir şekilde dokunmuş, tüm gök cisimlerinin hareket menzilleriyle, izleyecekleri yolları en güzel biçimde dizayn edilmiş, dayanmış döşenmiş demektir. Gökyüzünün hem göze hem gönle hitap eden eşsiz bir güzelliği vardır. O, hem şekil bakımından sağlamdır, hem de intizam açısından muhkemdir. Gökyüzünde sürekli hareketlilik vardır. Yıldızların doğuşu, akışı, batışı, ışık saçışı, semaya renk ve güzellik katışı… Diğer gök cisimleri… Hepsi hareket halindedir. Ama hepsi belli bir düzen ve intizam içerisindedir. Hepsi Yüce Allah’ın varlığına, birliğine, ilmine, hikmetine, kudretine tanıklık eder. Hepsi yaratılış gayeleri doğrultusunda hareket ederler, vazifelerini yerine getirirler.

Kavl i muhtelif ise Kur’an, hayat, ahiret hakkında farklı iddialarda bulunanların söyledikleri sözler demektir. Onların bütün bu konularda farklı farklı, gerçeğe aykırı, birbirine ters ve tutarsız görüşler içerisinde olmaları, yeminin cevabı olmuştur.

Müşrikler, Allah Kelamı Kur’an hakkında ne diyeceklerini şaşırmışlardı: Kimi bu “şiirdir” diyordu, kimi bu “sihirdir” diyordu. Kimi zaman “bu eskilerin masallarından ibarettir” diyorlardı, kimi zaman da “cin sözü”, “deli saçması sözler” diyorlardı. Kararsızlık içerisindeydiler. Aslında Kur’an’ın sıradan, herhangi bir söz dizini olmadığını biliyorlardı. Onun Hz. Peygamberin sözü olmadığını biliyorlardı. Çünkü ondan etkileniyorlardı. Ama inat ve inkârları onları, onun hakkında olmadık şeyleri söylemeye sevk ediyordu. Söylediklerine kendileri de inanmıyorlardı. Onun ilhahî hak kitap olduğunu kabul etmemek için bahaneler üretiyorlar, onun hakkında birbirinden farklı, tutarsız şeyler söylüyorlardı:

“İnkâr edenler: Bu Kuran uydurmadır, ona başka bir topluluk yardım etmiştir, diyerek haksız ve asılsız bir söz uydurdular. Kur’an öncekilerin masallarıdır; başkalarına yazdırıp sabah akşam kendisine okunmaktadır, dediler.” (Furkân, 25/4-5) “Görebildikleriniz ve göremedikleriniz üzerine yemin ederim ki, Kur’an şerefli bir elçinin getirdiği sözdür. O, şair sözü değildir; ne az inanıyorsunuz! Kâhin sözü de değildir; ne az düşünüyorsunuz! Kur’an, âlemlerin Rabbinden indirilmedir.” (Hâkka, 69/38-43)

Günümüz çağdaş müşrikleri de Kur’an hakkında tutarsız ve temelsiz şeyler söylemeye devem ediyorlar: Hayat düsturu ve hayat kitabı olarak indirilmiş olan Kur’an’ı hayattan soyutlamak isteyenler… Onu yalnızca ölülere okunmak üzere indiğini sananlar… Onu camiye, hafızların kafasına yahut işlemeli torbalara hapsetmek isteyenler… Ondaki İlahî hükümlere, “günü geçmiş, eskimiş çöl kanunu” yaftasını vuranlar… Parçacı bir yaklaşımla Onun bir kısım ayetlerini bayraklaştırıp, bir kısmını görmezden gelenler… Ona sımsıkı sarılmak yerine onu ellerin ucuyla tutan yahut dillerinin ucuyla okuyanlar… Onun hükümlerini bırakıp cahiliye hükümlerine yönelenler ve benzeri pek çok farklı yaklaşım da bu ayette işaret edilenlerin içerisine girer. Onlar kâinat kitabını satır satır eşsiz güzellikte donatan Yüce Rabbin, insanlık için seçip gönderdiği İlahî Kelamın eşsizliğini düşünmeli, görmeli ve anlamalıdırlar. “Yaratan, hiç yarattığını bilmez mi? O, bütün incelikleri bilen, her şeyden haberdar olandır.” (Mülk, 67/14)

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

467. Sayı Kasım 2021