Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Başyazı

Abdullah Büyük

Toplumun Islahında Alimlerimizin Mes'uliyeti

  • 08 Aralık 2017
  • 2088 Görüntülenme
  • 420. Sayı / 2017 Aralık



Allah beni görüyor, Allah beni işitiyor ve Allah benimle beraber inancına sahip olan âlimlerimiz, ekran başında ne yapıyor? Muhatabına karşı alay ediyor, kibirleniyor, öfkeleniyor, yüksek sesle bağırıyor, sözünü kesiyor, kişisel kimliğini öne çıkarıyor, gıybet had safhada, oturuş pozisyonları örnek olmaktan çok uzak…

 

Ülkeye ve ülke halkımıza hizmet etmek sorumluluğunda olan tüm ilim ehlinin dikkat edeceği konulardan biri de şudur: İçinde yaşadığımız ülkenin fıhi kimliği ve halkımızın hayat tarzı tahlil edilmeden atılacak her adım akamete uğrar. Bu acı gerçeği kabul etmek mecburiyetindeyiz.

 

Arap Şairi Hutaye’nin ilim ehline bir serzenişi vardır: “ Babanızın başı için ya onların yerini doldurun veya ağzınızı tutup onlara kızma ve sitemi azaltın.”

Öyle ya, Ebu Hureyre’yi tartacak terazi kimin elinde vardır, bugün? Peygamberimizin yetiştirdiği altın nesli, günümüz gençliğine anlatmanın usulünü, hikmetini kavramadan başımızdan büyük konulara girmek, telafisi mümkün olmayan çıkmaz sokağa toslamaktır.

Televizyon ekranlarından tartışmalı meseleleri kamuoyuna anlatmak o kadar da kolay değildir. Olan, halkımıza oluyor. Şimdi hep birlikte İmam İbnü’l Cevzi’nin yapmış olduğu duayı okuyalım ve gerçek âlimlerin, ilim ehlinin hassasiyeti ile günümüz ilim ehlini karşılaştıralım:

“Allahım !

Senin dinini anlatan dile,

Sana ulaştıran ilimlere nazar eden göze,

Sana hizmet yolunda yürüyen ayağa,

Resulünün hadisini yazan ele azab etme.

Senin izzetin aşkına, beni cehenneme koyma.

Ehli, gayet iyi bilir ki, ben senin dinini savunuyordum Allah’ım.” Âmin…

Televizyon ekranlarında bir araya gelip farklı konuları ve meseleleri dile getiren ilim ehlimizin daha dikkatli olması gerekmez mi? Yüksek sesle bağırmak, hakaret etmek, muhatabını aşağılamak, alaya almak v.s

Haddimiz değil ama ilim ehlimize bir hatırlatmada bulunmak istiyoruz. Ahiret gününe ne kadar inanıyorsak, dünya hayatımız o kadar düzgün geçer. Bu gerçeği Sad Suresinin 46. Ayeti mealen şöyle açıklıyor: “ Biz onları ahiret yurdunu düşünen ihlâslı kullar kıldık.” (Sad, 38/46)

Ekranlarda tartışan ilim ehlimiz başta olmak üzere, her Müslüman ahiret yurdunu düşünen ve ihlâslı yaşayan özelliğe sahip olması gerekmez mi?

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

420. Sayı Aralık 2017