Çağdaş Emperyalizmin Kanı Kanla Örtme Politikası , Ahmet Varol
Sayı : 510   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

İslam Aleminden

Ahmet Varol

Çağdaş Emperyalizmin Kanı Kanla Örtme Politikası

  • 31 Mayıs 2025
  • 26 Görüntülenme
  • 510. Sayı / 2025 Haziran



Siyonist katillerin, tüm insanlığa meydan okuyarak böylesine korkunç katliamlar ve yıkımlar gerçekleştirme, insani yardımın girişini tamamen engelleyerek iki milyondan fazla insanı açlığa mahkûm ederek tam anlamıyla vahşet sergileme cüreti gösterebilmeleri çağdaş emperyalizmin verdiği destek sayesindedir.

Zulmün zulme mesnet oluşturmayacağını düşünebilmek sadece akıl ve vicdan sahiplerinin yapabileceği bir şeydir. Kişisel çıkarları bütün ahlaki değerlerin üstünde gören pragmatist ve devletin çıkarlarının söz konusu olduğu yerde hukukun ve ahlâkın hiçbir değerinin olmadığına inanan makyavelist düşünceye sahip olanlardan böyle bir fazilet beklenemez. Ama ne yazık ki yaşadığımız çağda insanlığın en büyük şanssızlığı, dünyaya hükmeden güçlerin ve özellikle küresel emperyalizmin başını çekenlerin tümünün pragmatist ve makyavelist anlayışta, insani ve vicdani değerlerden tamamen soyutlanmış kişiler olmasıdır.

Tarihte de günümüzde de emperyalizmin insani ve ahlaki değerlerden tamamen yoksun olduğunu en başta hatırlatmamız gerekir. Bununla birlikte yerine göre dini, hukuki ve ahlaki değerleri öne çıkardığı da bir gerçektir. Bu konuda hiçbir zaman samimi ve gerçekçi olmamıştır. Amacı bütün bu değerlerden yine kendi politik çıkarları için yararlanmaktır. Bu yüzdendir ki dini, hukuki ve ahlaki değerlerin kendi çıkarlarına ters düşmesi durumunda her zaman kendi çıkarlarını tercih etmiştir. Ama bu tercihini yaparken, söz konusu değerleri çiğnediğini belli etmemek için bunlarla ilgili hükümlerini yeniden yorumlamayı da ihmal etmez.

Çağdaş emperyalizmin bu konuda izlediği politikayı, en belirgin bir şekilde Filistin meselesi ve siyonist işgalcilerin katliamları karşısında sergilediği tutumda gözlemlemekteyiz. Özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında hâkim kılmaya çalıştığı küresel egemenliğe aynı zamanda "evrensel" çapta meşruiyet kazandırmak amacıyla geliştirdiği teorik değerlerin tümünü siyonist katillerin korkunç katliamları karşısında yok saymışlardır.

Siyonist katillerin, tüm insanlığa meydan okuyarak böylesine korkunç katliamlar ve yıkımlar gerçekleştirme, insani yardımın girişini tamamen engelleyerek iki milyondan fazla insanı açlığa mahkûm ederek tam anlamıyla vahşet sergileme cüreti gösterebilmeleri çağdaş emperyalizmin verdiği destek sayesindedir.

Bu durum karşısında bizim Filistin'de sergilenen vahşeti konuşmaya ve böylesine bir vahşeti son derece arsız bir şekilde destekleyen çağdaş emperyalist güçlerin gerçek yüzlerini ifşa etmeye devam etmemiz gerekir. Ancak bu ayki yazımızda, Filistin'de sergilenen vahşet politikasıyla da ilişkisinin olduğunu düşündüğümüz ve emperyalizmin önemli bir politikası hakkında işaretler taşıyan, tarihsel süreci biraz geriye gitse de bugün hâlâ canlılığını koruyan ve ihtiyaç duyulduğunda ısıtılmasında zorluk çekilmeyen bir meselenin yeniden ısıtılmasıyla bağlantılı güncel bir gelişme üzerinde durmak istiyoruz.

Hatırlanacağı üzere, geçtiğimiz mayıs ayında Hindistan ile Pakistan arasında, Hindistan'ın tehditleri ve yer yer saldırılar düzenlemesi sebebiyle ciddi bir gerginlik yaşandı. Bazı yorumlarda bu gerginlikte siyonist işgal rejiminin etkisi olduğuna dikkat çekildi. Siyonist işgal rejiminin ve onun arkasında duran küresel emperyalizmin böyle bir gerginliğin arkasında durması uzak bir ihtimal değildir. Gazze'de gerçekleştirdiği katliamlar sebebiyle gittikçe yayılan tepkiler karşısında dikkatleri başka bir yöne çekmek; çıkarlarına dokunulması durumunda kimsenin savaştan, kan dökmekten çekinmediği mesajı vermek için kullanılabilecek gelişmeler yaşanması işgalci siyonistlerin her yönden işine gelecekti.

Ancak böyle bir gerginlik çıkarılmasında, küresel emperyalizmle iş birliği içindeki Hindistan yönetiminin Pakistan'la yaşadığı önemli bir sorunda bileğini güçlendirmek ve karşı tarafı zayıflatmak için siyonistlerin Gazze'de sürdürdüğü savaşın gölgesinde kalabileceğini düşündüğü saldırgan ve tehditçi politikayı devreye sokma amacının da önemli rolü olabileceğini dikkatten uzak tutmamamız gerekir

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

510. Sayı Haziran 2025