Sayı : 497   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

İktibas

Yusuf Kaplan

İnsanlığın Entelektüel Felaketi: Hazımsızlık Sorunu

  • 01 Ekim 2023
  • 179 Görüntülenme
  • 490. Sayı / 2023 Ekim
Yazarın Diğer Yazıları
Yusuf Kaplan
Tüm Yazı Arşivi



İnsan, hiçbir şeyi hakkıyla hazmetmeden elde etme, sahip olma ve elde ettikleriyle, sahip olduklarıyla her şeye hükmetme, hâkim olma güdüsü tarafından güdüldüğü için hazımsızlık çukuruna yuvarlanmış durumda ama bundan şikâyeti yok; haz veriyor ona zira. Kendini de, hakikati de, hayatın tadını, lezzetini de yitirmesi ama bunları yitirdiğini bilememesi.

 

Kıyamet hazımsızlık sorunundan kopacak! Kapitalizm bir hazımsızlık hastalığıdır. Modernite, bir hazımsızlıklar arenasıdır. Burjuvazi sosyal, kültürel ve iktisadî hazımsızlığın ve zevksizliğin şahikasıdır. Burjuva, köksüzdür. Hem sosyal, hem kültürel, hem de iktisadî olarak nevzuhûr bir sınıftır burjuva sınıfı.

 

 

Nietzsche’yi izleyerek dünyanın en temel sorununun hazımsızlık sorunu olduğunu söyleyeceğim. Dünyanın ve tabiî ülkemizin. Çağ zorunu hazımsızlık. Zeit’ıngeist’ını yitirmesi. Zamanın ruhunu kaybetmesi, ruhunu yitirdiğini de bilememesi.

Cehalet’in bir başka adı. Eskiler ne güzel demişler: Cehl-i mürekkep diye!

Yeniler de, -Ranciere mesela- “Cahil Hoca” demiş!

Hikmetin, marifetin ve ilmin, tek kelimeyle ifade etmek gerekirse bilgeliğin yitirilmesi. Ruhsuz bilginin, varlık küreleriyle ilgisi koparılan ve sadece kullanım ve fayda değeri kutsanarak araçsallaştırılan, amacın önüne geçirilerek silaha dönüştürülen bilginin ruhsuzlaşması, önce enformasyona, sonra veri’ye, sonra imge’ye ve son olarak da anlamsız, ruhsuz sayıya, rakama, dijit’e indirgenmesi.

İnsan, hiçbir şeyi hakkıyla hazmetmeden elde etme, sahip olma ve elde ettikleriyle, sahip olduklarıyla her şeye hükmetme, hâkim olma güdüsü tarafından güdüldüğü için hazımsızlık çukuruna yuvarlanmış durumda ama bundan şikâyeti yok; haz veriyor ona zira.

Kendini de, hakikati de, hayatın tadını, lezzetini de yitirmesi ama bunları yitirdiğini bilememesi.

Neyi yitirdiğini de bilememesi çağdaş insanın; yitirme duygusunu da yitirmesi.

Buraya kadar yazdıklarım hazımsızlık sorununu hakkıyla açıklamak için kâfi değil. Hazımsızlık sorununu bütün yönleriyle açıklamaya ihtiyacımız var. Yoksa hazımsızlıktan ölecek insanlık!

Hazımsızlık sorunu, mideyi, sindirim sitemini, insanın bedenini bir bütün olarak ifsat eder, alt üst eder. Obezlik, hazımsızlık sorununun bir başka tezahürüdür.

Hazımsızlık sorunu, biyolojik, tıbbî bir sorun değil yalnızca. Asıl hazımsızlık sorunu, sosyal, kültürel ve entelektüel hazımsızlıktır. Tıbbî ya da biyolojik hazımsızlık sorunuyla şu ya da bu şekilde ve belli bir sürede başa çıkılabilir ama sosyal, kültürel ve entelektüel hazımsızlık sorunuyla başa çıkmak hiç de kolay değildir. Fark edilmesi, tespit ve teşhis edilmesi bile problemdir.

Nietzsche, hazımsızlık sorunundan söz ederken daha çok entelektüel hazımsızlığı kasteder: Modernite, hazımsızlık sorununun kaynağı ve en ürpertici hazımsızlık biçimidir. Aydınlanma düşüncesi olarak adlandıran düşünme biçimi hazımsızlık sorunun zirvesidir. Gerçekliği fizik gerçekliğe indirgemesi; gerçeğe, bir sorunun gerçek, içyüzüne derinlemesine nüfuz edememesi. Zihni, yüzeye, yüzeysellik hapishanesine hapsetmesi. Yüzeysel olarak elde edilen bilgiler, bir şeyin künhüne vâkıf olunmasını, derinlemesine kavranmasını, bir şeye her bakımdan hakkıyla nüfuz edilmesini zorlaştırır hatta zamanla imkânsızlaştırır.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

490. Sayı Ekim 2023