Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Emsalü'l-Kur'an

Prof. Dr. Ali Akpınar

Tevhid Üzere Koşturmak

  • 06 Ağustos 2022
  • 420 Görüntülenme
  • 476. Sayı / 2022 Ağustos



Konumuz olan ayette taştan, ağaçtan yontulmuş putlara tapan müşriklerden ziyade, emreden yasaklayan putlar kast edilmiştir. Zira onlar, söyledikleri verdikleri emirler birbirini tutmayan, birbiriyle uyuşmayan geçimsiz efendiler olarak nitelenmiştir. Burada dikkat çekilmek istenen putlar, kişinin kendi nefsi, ailesi, çevresi yahut tabi olduğu liderler, razı etmek için bağlandığı kişiler, insan ve cin şeytanlarıdır.

 

 

Bir Allah’a inanıp pazarlıksız bir biçimde yalnızca O’na bağlanıp huzur ve mutluluk içerisinde bir hayata mı talibiz; yoksa Allah’ın yanında başka güçleri de razı etme adına iki arada bir derede bocalamaya mı talibiz. Unutmayalım ki dünyada izzete, ahirette cennete erdirecek olan Yüce Allah’tır.

 

 

ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا رَجُلًا فِيهِ شُرَكَاءُ مُتَشَاكِسُونَ وَرَجُلًا سَلَمًا لِرَجُلٍ هَلْ يَسْتَوِيَانِ مَثَلًا الْحَمْدُ لِلَّهِ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ

“Allah, geçimsiz efendileri olan bir adamla, yalnız bir kişiye bağlı olan bir adamı misal olarak verir. Bu ikisi eşit midir? Elhamdülillah/hamd Allah içindir, fakat çoğu bilmezler.”(Zümer, 39/29)

Yine Kitabımızdan çarpıcı misaller. Misalleri veren yine Yüce Allah. Zihnimize iyice yerleşsin diye. Unutmayalım, hep ibret alalım diye en çarpıcı anlatımlarıyla Rabbimiz bizlere sesleniyor:

İki köle var, bunlardan birisi tek efendiye bağlı; diğerinin ise iki farklı efendisi var. İlkinin tek efendisi var ve o gerçek efendi. Efendisi ne diyorsa adam onu yerine getiriyor, efendi de memnun, ona bağlı olan da. Hem çok fazla yorulmuyor hem ne yaptığını biliyor hem de uyumlu ve ahenkli bir şekilde vazifesini yerine getiriyor. Sonuçta hem takdir ediliyor hem ödüllendiriliyor. O tek efendiye bağlı olmak ve onun hizmetinde bulunmak adama hem huzur veriyor, hem de kazandırıyor.

Ötekisi ise iki farklı efendiye bağlı. Bu efendiler de geçimsiz ve uyumsuz. Bunlar, yalnızca kendi çıkarlarını düşünen, tebaalarına zorluk çıkaran uyumsuz ve geçimsiz efendilerdir. Birisi getir diyor, diğeri götür diyor. Birisi yap diye emir veriyor, ötekisi yapma diyor. Birisi olmalı diyor, ötekisi hayır olmamalı diyor. Adam her ikisine de mecbur, ama ikisini de memnun etmesi imkânsız. Ne ona yaranabiliyor ne ötekine. Ne onun dediğini tam olarak yerine getirebiliyor, ne ötekinin emrini. İki arada bir derede kalıyor, bocalayıp duruyor. Hangisine öncelik vereceğini bilemiyor, hangisinin isteğini yerine getireceğine karar veremiyor. Aslında boş durmuyor, bir şeyler yapmak istiyor, ama yaptıkları hiç kimseyi hoşnut etmiyor. Birinin yaptığını yapmaya kalksa öteki kızıyor ve onu cezalandırmak istiyor; ötekinin emrini yerine getirmeye kalksa beriki bu sefer kızıp bağırıyor ve ona ceza veriyor. Adam hem çalışıyor hem de azar işitiyor, cezaya çarptırılıyor. Hem huzursuz oluyor, hem de kararsız kalıyor.

Hz. Ömer, Şam topraklarına gelince; oldukça yaşlı, saçı başı birbirine karışmış, kir pas için­de, üzerinde siyah elbiseler bulunan bir rahip yanına geldi. Ömer onu gö­rünce ağladı. Ona: Ey müminlerin emiri, neden ağlıyorsun? diye sorunca şu cevabı verdi: Bu zavallı, bir hedefe varmak istedi, onu tutturamadı. Bir şey­ler ümit etti, umduğunu elde edemedi. Daha sonra Hz. Ömer, Allah'ın şu ayetini okudu:

“Her şeyi kaplayacak kıyametin haberi sana gelmedi mi? O gün bir takım yüzler zillete bürünmüştür. Zor işler altında bitkin düşmüştür. Yakıcı ateşe yaslanırlar. Kızgın bir kaynaktan içirilirler. Semirtmeyen, açlığı gidermeyen kötü kokulu bir dikenden başka yiyecekleri yoktur.” (Ğâşiye, 88/1-7) Evet, o papaz da kendini güya mabede adamış, bunca senedir ibadet etmiş, fakat sonuçta bütün amelleri boşa gitmiştir. Çünkü tevhid üzere olmamış, yalnızca Yüce Allah’a kulluk yapmamış, bozulmuş bir din içerisinde ömrünü ziyan etmiştir. Allah’a inandığını söylediği halde, nefsinin yahut kendisi gibi insanların söylediklerini yerine getirme durumunda kalmıştır. Bu konuda bir başka ayette de şöyle buyrulur:

“Size, amelce en çok kayıpta bulunanları haber verelim mi, de. Onların dünya hayatında, çalışmaları boşa gitmiştir, oysa onlar güzel iş yaptıklarını sanıyorlardı. Bunlar, Rablerinin ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr edenlerdir. Bu yüzden işleri boşa gitmiştir. Kıyamet günü Biz onlara/yapıp ettiklerine değer vermeyeceğiz. İşte onların cezası; inkârlarına, peygamberlerimi ve ayetlerimi alaya almalarına karşılık olarak, cehennemdir.”(Kehf, 18/103-106) Evet bu anlatılan kimseler, dünya hayatında hiç amel etmemiş, çalışmamış kimseler değildirler.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

476. Sayı Ağustos 2022