Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

İrfan Mektebi

Osman Nuri Topbaş

İnsanlığa Bir Çıkış Yolu "Yeni Bir Medeniyet"

  • 05 Temmuz 2017
  • 2472 Görüntülenme
  • 415. Sayı / 2017 Temmuz



Bugün insanlığın afakını cahiliye karanlığına benzer bir karanlık bürümüş durumda. Devrimiz insanı, cahiliye insanı gibi Allah Rasûlü’nün rahmetine ve O’nun talim ettiği fazilete muhtaç. Cahiliye devrinde bir kız çocuğu, annenin yüreğinden sökülerek feryatlar içinde diri diri gömülmeye götürülüyordu. Bugün ise bir sürü kürtaj cellâtları daha doğmadan masum bebekleri katlediyor.

 

Peygamber Efendimiz’e tâbî olmanın bir yolu da O’na tâbî olanları örnek almaktan geçer. Sahabeyi, tabiini ve onlara tâbî olan ihsan sahiplerini örnek almalı ve onların fazilet dolu hâllerine mukabil kendi hâlimizi devamlı mizan ve kıyas etmeliyiz. Onların her biri bizim için hayatımıza yansıtacağımız ulvî fazilet modelleridir.

 

 

Faziletler medeniyeti, her şeyden önce sağlam bir iman zemininde doğar, büyür ve gelişir. Çünkü o iman, en alt tabaka için Allah korkusu, havas içinse Allah muhabbeti ile his ve iradeye sağlam bir istikâmet kazandırır. Bu sebepledir ki evveliyatla imanı takviye etmek lâzım. Buna bağlı olarak ihtirastan azade olmuş, öfkeye hâkim olmuş, sabır ile yoğrulmuş, nefsanî engellerini bertaraf etmiş bir gönül iklimi şarttır.

 

Malumunuz yaklaşık iki asırdır pozitivizm ve kapitalizmin menfi rüzgârları, en acımasız özellikleriyle bütün dünyada esmeye devam etmektedir. Bunun tesiri altında kalmayan millet hemen hemen yok gibidir. Bu tesirler, maddî yönden refah sağlıyor görünse de manevi açıdan büyük buhranları da beraberinde getirmiştir. Çünkü maddî sahada insanların ihtiyaç ve ihtirasları aşırı bir şekilde tahrik edile edile yalnız kendini düşünen menfaatperest bir dünya oluşturulmuştur.

Bu dünyada, bırakın, yeni nesli ruhi buhran ve uçurumlardan korumayı, bilâkis her gün yeni acı sefalet manzaraları sergilenmektedir. Hele dinin alelâde bir gelenek hâline dönüştüğü toplumlardaki çöküntüler, çok daha dehşet verici bir şekilde artmaktadır. Üstelik çözüm yollarını da problemin kaynağı olan pozitivist ve kapitalist yaklaşımlarda aramak, buhranları aşılmaz hâle getirmektedir. Neticede makine dişlileri arasında sıkışıp kalan ve canavarlaşmış teknik vasıtaların ortasında boğulan insan: “Acıyın bize!” feryatları içinde biçare kalmıştır. Kendisini kurtaracak ruhlar aramaktadır. Bu gerçek dolayısıyla günümüzde artık tehlike alarmları çalan manevi ve ahlâkî çöküşün önüne geçilmesi zaruridir. Yâni ruhları kemiren narkotik iptilâları ve fuhşiyâtın bertaraf edilmesi ve neticesinde insanımızın akıl, gönül ve ruh itibarıyla diri bir şekilde huzura kavuşması, en hayati meselelerimizden biri olmuştur. Çünkü insan süflî arzularına râm olunca, ihtirasların kasırgası içinde ruhani yapısı zaafa uğruyor, neticede maddenin esiri olarak hodgâmlaşıyor. Vahşi varlıklardan daha tehlikeli hâle geliyor. Yakıp yıkan bir Neron kesiliyor. Sadece kendisini değil, bütün toplumu da huzursuzluğun girdabına sürüklüyor.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

415. Sayı Temmuz 2017