Sayı : 497   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Fıkıh Köşesi

Fahri Altunkaynak

Fıkıh Köşesi

  • 31 Ocak 2023
  • 161 Görüntülenme
  • 482. Sayı / 2023 Şubat



Cuma günü kazaya kalan farz veya adak gibi vacip bir oruç tutmakta sakınca bulunmamaktadır. Cuma günü nafile oruç tutmak isteyenlerin, bir gün önce veya sonrasında da oruç tutması uygun olur. Oruç tutmak için özellikle Cuma gününü seçmenin mekruh oluşu bu günün Müslümanların haftalık bayram günü kabul edilmesindendir.

 

 

1- Üç ayların dindeki yeri ve bu aylarda oruç tutmanın hükmü nedir?

Halk arasında üç aylar diye bilinen Recep, Şaban ve Ramazan ayları mübarek aylardır. Nitekim Hz. Peygamber, Recep ayı girdiğinde “Allah’ım! Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 259) diye dua etmiştir. Ramazan ayında oruç tutmak farzdır (Bkz.Bakara, 2/184-185) Recep ve Şaban aylarında ise; Hz. Peygamber (sav)’in diğer aylara oranla daha fazla nafile oruç tuttuğu, ancak Ramazan’ın dışında hiçbir ayın tamamını oruçlu geçirmediği hadis kaynaklarında yer almaktadır. (Bkz. Buhârî, “Savm”, 52-53; Müslim, “Sıyâm”, 173-79) Bu itibarla, Recep ve Şaban aylarının aralıksız olarak oruçlu geçirilmesinin dinî bir dayanağı yoktur. Kişi, sağlığı müsait olup güç yetirdiği takdirde bu aylarda dilediği kadar nafile oruç tutabilir.

2- Dâvûd orucu nedir?

Bir gün oruç tutup, bir gün tutmamaya “Dâvûd orucu” denir. Bu ismin veriliş nedeni Hz. Dâvûd (as)’ın bu şekilde oruç tutmuş olmasıdır. Bu oruca söz konusu ismi bizzat Hz. Peygamber (sav)vermiş ve faziletini şöyle belirtmiştir: “En faziletli oruç Dâvûd’un tuttuğu oruçtur; o bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı.” (Buhârî, “Savm”, 56; Müslim, “Sıyâm”, 181) Yine Hz. Peygamber (sav), “Allah’ın en çok sevdiği oruç Dâvûd Peygamberin orucudur.” (Buhârî, “Teheccüd”, 7) buyurmuştur.

3- Eyyâm-ı biyd (aydınlık günler) orucu ne zamandır ve önemi nedir?

Eyyâm-ı biyd (aydınlık günler) ayın en parlak olduğu hicrî ayların 13, 14 ve 15. Geceleridir. (Bkz.Buhârî, “Savm”, 60) Ay bu gecelerde tam olarak göründüğü ve geceleri her zamankinden daha çok aydınlattığı için bu isim verilmiştir. Rasûlullah (sav)her ayın bu günlerinde oruç tutmayı tavsiye etmiş (Bkz.EbûDâvûd, “Savm”, 69; Tirmizî, “Savm”, 54) ve o günlerde oruç tutmanın senenin tüm günlerini oruçlu geçirmek gibi olduğunu belirtmiştir. (Bkz.İbnMâce, “Sıyâm”, 29)

4- Oruç tutulması yasak olan günler hangileridir?

Dinimizde, oruç tutmanın emredildiği veya tavsiye edildiği günler olduğu gibi, oruç tutmanın yasaklandığı veya hoş karşılanmadığı günler de vardır. Yasağın mahiyetine ve ağırlık derecesine göre, bugünlerin bir kısmında oruç tutmak haram veya tahrîmen mekruh, diğer bir kısmında ise tenzîhen mekruhtur.

Oruç tutmanın yasak olduğu günlerin başında bayram günleri gelir. Hz. Peygamber (sav)iki vakitte oruç tutulmayacağını bildirmiştir ki, birisi Ramazan bayramının birinci günü, diğeri kurban bayramı günleridir. (Bkz.Buhârî, “Savm”, 66-67) Ramazan bayramının sadece birinci gününde ve kurban bayramının dört gününde oruç tutmak yasaktır. (Bkz.Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 395-396) Bu günlerde oruç tutmanın yasak oluşunun nedeni, bayram günlerinin yeme, içme ve sevinç günleri olmalarıdır. Ramazan bayramı, bir ay boyunca Allah için tutulan orucun arkasından verilen bir “genel iftar ziyafeti” hükmündedir. Bundan dolayı, ona “fıtır/iftar bayramı” denilmiştir. Ramazan bayramının ilk günü bu yönüyle bir aylık Ramazan orucunun iftarı olmaktadır. Böyle toplu iftar gününde oruçlu olmak, Allah’ın sembolik ziyafetine katılmamak anlamına gelir ki bunun en azından edep dışı olduğu ortadadır. Allah için kurbanların kesildiği kurban bayramı günleri de ziyafet günleridir. Hz. Peygamber (sav)teşrik günlerinin yeme, içme ve Allah’ı anma günleri olduğunu belirtmiştir. (Bkz.EbûDâvûd, “Savm”, 49)

Hacıların, oruç tuttukları takdirde güçsüz ve yorgun düşme ihtimalleri bulunduğu takdirde, Zilhicce’nin 8. “terviye” ve 9. “arefe” günlerinde oruç tutmamaları daha uygun olur. Zira Hz. Peygamber (sav) arefe günü Arafat’ta olanların oruç tutmalarını yasaklamıştır. (Bkz.EbûDâvûd, “Savm”, 64) Çünkü hac ibadetini yaparken daha zinde ve canlı olmaları, öncesinde nafile oruç tutmuş olmalarından daha hayırlıdır.

Bunların dışındaki bazı günlerde oruç tutmak ise çeşitli sebeplerle mekruh sayılmıştır. Mesela; sadece âşûrâ gününde (Muharrem ayının 10. gününde) oruç tutmak, Yahudilere benzemek ve onları taklit etmek anlamını içerdiği için mekruh görülmüştür. (Bkz.EbûDâvûd, “Savm”, 66)

Şek günü (Şaban ayının sonuna gelip, Şaban’dan mı yoksa Ramazan’dan mı olduğunda şüphe edilen gün) oruç tutmak mekruhtur. Hz. Peygamber (sav)Ramazan’ı bir veya iki gün önceden oruç tutarak karşılamayı yasaklamıştır. (Bkz.Buhârî, “Savm”, 11, 14; Müslim, “Sıyâm”, 21; EbûDâvûd, “Savm”, 11)

İki veya daha fazla günü, arada iftar etmeksizin birbirine ekleyerek oruç tutmak mekruhtur. Buna visâl orucu (savm-i visâl) denir. Hz. Âişe’nin belirttiğine göre Hz. Peygamber (sav)visâl orucu tutmalarını yasaklamış; kendisinin bu şekilde oruç tuttuğu hatırlatılınca da “Siz benim gibi değilsiniz; beni Rabbim yedirir, içirir.” (Müslim, “Sıyâm”, 55-58) diye cevap vermiştir.

5- Bayram günlerinde oruç tutulur mu?

Bayram günleri, oruç tutmanın yasak olduğu günlerin başında gelir. Ramazan bayramının birinci gününde ve kurban bayramının dört gününde oruç tutmak tahrîmen mekruhtur. (Bkz.Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 395-396; İbnÂbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 336) Bugünlerde oruç tutmanın hoş karşılanmayıp yasaklanması, bayram günlerinin yeme, içme ve sevinç günleri olmasından dolayıdır. Ramazan bayramı, bir ay boyunca Allah için tutulan orucun arkasından verilen bir “genel iftar ziyafeti” hükmündedir ve bu anlamından ötürü ona “fıtır bayramı (iftar bayramı)” denilmiştir. Ramazan bayramının ilk günü, bir aylık Ramazan orucunun iftarı anlamına gelir. Böyle toplu iftar gününde oruçlu olmak, Allah’ın sembolik ziyafetine katılmamak anlamına gelir ki, bunun yakışıksız bir davranış olduğu ortadadır. Allah için kurbanların kesildiği kurban bayramı günleri de ziyafet günleridir. Hz. Peygamber (sav)teşrik günlerinin yeme, içme ve Allah’ı anma günleri olduğunu belirtmiştir. (Bkz.Buhârî, “Savm”, 66-67; EbûDâvûd, “Savm”, 49)

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

482. Sayı Şubat 2023