İmam-ı Rabbanî'den Mühim Mesaj , Osman Nuri Topbaş
Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Ä°rfan Mektebi

Osman Nuri TopbaÅŸ

İmam-ı Rabbanî'den Mühim Mesaj

  • 05 Nisan 2018
  • 3279 Görüntülenme
  • 424. Sayı / 2018 NÄ°san
Yazıyı Dinle
0:00
0:00
Yazarın Diğer Yazıları
Osman Nuri TopbaÅŸ
Tüm Yazı Arşivi



Sünnetlerin birer birer hayatımızdan çıkması, -Allah korusun- ebedî kurtuluÅŸumuzu da pamuk ipliÄŸine baÄŸlı hâle getirir. Nitekim dinler tarihinde Yahudilik ve Hıristiyanlığın bozulması da böyle baÅŸlamıştır. Önce peygamberlerin sünnetleri terk edilmiÅŸ, daha sonra da îtikad ve ibadetler tahrif edilmiÅŸtir. Sonunda namaz terk edilmiÅŸ, yerine ayin gelmiÅŸ; oruç terk edilmiÅŸ, yerine perhiz gelmiÅŸ; tesettür terk edilerek yalnızca rahibelere mahsus bırakılmış, hatta günümüzde rahibelerin tesettürü bile kaldırılmaya baÅŸlanmıştır.

 

Cenab-ı Hak, ayet-i kerimelerde, kullarına ÅŸah damarından daha yakın olduÄŸunu,(bkz. Kāf, 50/16) kiÅŸiyle kalbi arasına girdiÄŸini(bkz. Enfâl, 8/24)beyan ediyor. Bu yüzden nazargâh-ı ilâhî olan kalbe çok dikkat etmeliyiz.

 

Büyük bir mürÅŸid-i kâmil olan Ä°mam-ı Rabbânî Hazretleri, 17. yüzyılda yaÅŸamıştır. Fakat müʼmin gönüllerde kıyamete kadar yaÅŸamaya devam edecek eÅŸsiz bir mana sultanıdır. Hayatı, baÅŸtan sona tevhîdi koruma mücadelesiyle geçmiÅŸ olan o büyük Hak Dostu’nun müʼminlere en mühim mesajı; ÅŸerʼî hükümlere riayettir. Yani ilâhî emir ve nehiylerden asla taviz vermemektir.

Nitekim müslümanların hayatına pek çok bidʼat ve hurafenin girdiÄŸini büyük bir ıztırapla müÅŸahede eden Ä°mam-ı Rabbânî Hazretleri, sohbetlerinde, mektuplarında ve eserlerinde sık sık bu hususa temas edip ÅŸöyle buyurmuÅŸtur:

“Åžerîatin üç kısmı vardır: Ä°lim, amel ve ihlâs. Bu üçü gerçekleÅŸmeden ÅŸerîat tahakkuk etmez. Åžerîat ne zaman yaÅŸanırsa, iÅŸte o zaman bütün dünyevî ve uhrevî saadetlerin üzerinde olan Cenab-ı Hakk’ın rızası kazanılmış olur…

Åžerîat, bütün dünyevî ve uhrevî saadetleri temin etmektedir. Åžerîatin ötesinde, ihtiyaç duyacağımız baÅŸka bir gaye yoktur. Sûfîlerin teksîf olduÄŸu tarikat ve hakikat ise, ÅŸerîatin hizmetkârlarıdır. Bunlar, ÅŸerîatin üçüncü kısmı olan ihlâsı tamamlarlar. O hâlde bunları elde etmekten maksat, ÅŸerîati tamamlamaktır, yoksa ÅŸerîatin ötesinde baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir.”(Ä°mam-ı Rabbânî, Mektûbât, I, 206, no: 36)

Bir müslüman için ilim zarurîdir. Lâkin ilmin, kulu takvaya, yani Allah korkusuna erdirmesi ve mârifetullâhʼa götürmesi lâzımdır. Zira ayet-i kerimede buyrulur:

“…Kulları içinde ancak âlimler Allah’tan (hakkıyla) korkarlar…”(Fâtır, 35/28)

Kul, ilmiyle âmil olmalıdır, ancak amelleri de ihlâsla ifa etmelidir. Zira ameller, ancak ihlâsla kabul edilir.

Hâsılı ilim, amel ve ihlâs, birbirini tamamlayan unsurlardır.

Yine Ä°mam-ı Rabbânî Hazretleri’nin üzerinde büyük bir hassasiyetle durduÄŸu diÄŸer bir husus; bir gölgenin, sahibinin ayrılmaz bir parçası olarak onu takip etmesi gibi, Sünnet-i Seniyye’ye harfiyen ittibâdır. Nitekim bu hususta da ÅŸöyle buyurmuÅŸtur:

“(Allâh’ın razı olacağı güzel bir kulluÄŸa) muvaffak olmamızda gayretlerimizin payı ne ki! Ne varsa hepsi Allah’ın lütfudur. Ama buna mutlaka bir sebep gösterilmesi gerekirse derim ki, bütün lütufların sebebi; gelmiÅŸ ve gelecek bütün insanlığın efendisi olan Rasûlullah (sav)Efendimiz’e baÄŸlanıp Oʼnun mübarek izinden gitmektir…

Ä°nsana bir ÅŸeyin azı veya tamamı nasip olmamışsa bunun tek sebebi, Rasûlullah (sav) Efendimiz’e tam olarak uyma hususunda bir kusurunun olmasıdır.

Bir defasında gaflete düÅŸerek abdesthaneye saÄŸ ayağımla girdim. (Sünnet’e uymayan bu davranışım sebebiyle) o gün birçok manevi hâlden mahrum kaldım.”(KiÅŸmî, Berekât, s. 197)

Mü’minler olarak, büyük-küçük her hareketimizde, Kur’an’ın fiilî bir tefsiri demek olan Habîbullah Efendimiz’in hayat tarzına, yani Sünnet-i Seniyye’sine tam bir riayet hassasiyetiyle tabi olmak mecburiyetindeyiz.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

424. Sayı Nİsan 2018