Allah’ın arzında her imkân bir fitne, her fitne bir imtihandır. Başka bir ifadeyle her imkân bir imtihandır. Her imtihan da bir imkândır. İmkânlarının imtihanını veremeyenler, fitneler denizinde boğulmaya mahkûmdurlar.

Hayatımızda zuhur eden fitnelerin bize verdikleri ortak mesaj şudur: Kini kinle, nefreti nefretle ortadan kaldıramazsınız. Kanı kanla temizleyemezsiniz. Öfkeyi öfkeyle bitiremezsiniz. Düşmanlığı düşmanlıkla yok edemezsiniz. Bunun yerine sevgi şefkat, merhamet ve adalet koymalısınız. Sevgiyle, şefkatle, merhametle her türlü kini, öfkeyi, nefreti ve düşmanlığı ortadan kaldırabiliriz.

Dünya bir imtihanlar salonudur. Allah’ın rızasını kazanmak için her imtihanımız başlı başına bir imkândır. Biz imtihanları değerlendirmekle mükellefiz. Rasûlüllah (sav)’in hadislerinde haber verilen fitneler, bize beraberlerinde birtakım imkânlar getirirler. Fitnelerdeki imkânları görebilmek için basiret ve feraset sahibi olmak gerekir.

Rasûlüllah (sav)’in hadislerinde yer alan fitne haberleri, kor ve zor zamanlardaki imtihanlarımızdır.Rasûlüllah (sav)’in hadislerinde sahip olduğumuz bütün imkânlarımız bizim için birer imtihan oldukları haber verilmiştir.Rasûlüllah (sav)’in hadislerinde yer alan fitne; inanma iradesini daha da güçlendirmesi, ahlâkî arınmaya imkân sağlaması, kişiye imanındaki kararlılığı ve erdemli yaşayışı kanıtlamaya fırsat vermesi bakımından ferdin veya toplumun dinî ve ahlâkî gelişmesine katkısı olan olumlu bir imtihan ve deneme yoludur. Hadis-i şeriflerde bizim için haber verilen fitneler, bizim sınavlarımızdır. Bu dünyada ''imkânsızlık'' bir imtihandır. Biz çoğu zaman imkânsızlığı imtihan olarak görür, imkânlarımızın çetin imtihanlar olacağını çoğunlukla atlarız. Allah-û Teâlâ hiçbir şeyi boş ve boşa gitsin diye yaratmaz ve insana da boşa vermez. Tersini düşünürsek boş yere de verdiğini almaz.

Allah’ın arzında her imkân bir fitne, her fitne bir imtihandır. Başka bir ifadeyle her imkân bir imtihandır. Her imtihan da bir imkândır. İmkânlarının imtihanını veremeyenler, fitneler denizinde boğulmaya mahkûmdurlar. Ebu Ümeyye eş-Şa'bânî anlatıyor: "Ey Ebu Sa'lebe, dedim, şu ayet hakkında ne dersin?

"Ey iman edenler! Siz kendinize bakın. Siz doğru yolda oldukça sapıtmış olanlar size zarar vermez..." (Maide, 5/105)

- Bana şu cevabı verdi:

-Gerçekten bunu, iyi bilen birine sordun. Zira ben aynı şeyi Resûlullah (sav)'e sormuştum: Demişti ki:

"Ma'rufa sarılın, münkerden de kaçının! Ne zaman uyulan bir cimrilik, takip edilen bir heva, (dine, ahirete) tercih edilen dünyalık görür, rey sahiplerinin (selefi dinlemeden) kendi reylerini beğendiklerini müşahede edersen, o zaman kendine bak. İnsanlarla uğraşmayı bırak. Zîra (bu safhaya gelince) arkanızda sabır günleri var demektir. O günler avuçta ateş tutmak gibi (sıkıntılı)dır. O günlerde, sizin kadar amel yapabilen bir kimseye elli kişinin ecri verilecektir." (Ebu Davud, “Melahim” 17, (4341); Tirmizî, “Tefsir, Mâide”, (3060); İbnu Mace, “Fiten”, 21, 4014)