Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Esma-ül Hüsna

Adem Karataş

El-Kebir

  • 07 Ekim 2020
  • 1128 Görüntülenme
  • 454. Sayı / 2020 Ekim
Yazıyı Dinle
0:00
0:00
Yazarın Diğer Yazıları
Adem Karataş
Tüm Yazı Arşivi



Mübalağa kalıbından gelen el-Kebîr, Allah’ın zatında ve sıfatlarında yüce olduğunu bildirir. Yücelik sıfatları O’na aittir. İsim ve sıfatlarında O’nun bir benzeri, misli ve ortağı yoktur. El-Kebîr; İlim, yaş ve şeref itibariyle büyük olan ve büyüklenmek anlamlarına gelmektedir. Bütün övgülerin üstünde, bütün vasıfların fevkinde olandır.

 

Sadece namazlarımızın tekbirlerinde değil, hayatın bütün alanlarında Allah’ı büyüklemeliyiz. O’nu, şanına yaraşır bir şekilde tekbir etmeliyiz. Allah’ı büyüklemek, vahyin Peygambere ve mü’minlere vermiş olduğu ilk emirleri arasındadır: “Ey örtüsüne bürünen! Kalk ve uyar! Sadece Rabbini büyükle ve O’nu büyük tanı.” (Müddessir, 74/1-3)

 

 

EL-KEBÎR: Yaşça büyük olmak, büyümek, yaşlanmak, iri olmak, şerefli olmak ve iş zor gelmek anlamlarındaki “k-b-r” kökünden türemiş mastar olup, sıfat kalıbından bir isim olan “kebîr” büyük olan, miktarı çok olan, çok önemli, kadri yüce olan demektir.

El-Kebîr kelimesi; zâtı, isim, sıfat ve fiilleri, şan ve şerefi itibariyle çok büyük, ulu, kibriya sahibi demektir. Kibriya, ululuğun son derecesi olup, yalnız Allah’a mahsustur.

El-Kebîr; Şanı en büyük ve yüce olan. O’nun büyüklüğü karşısında her büyüğün küçüldüğü mutlak büyük.

El-Kebîr; Şanı yüce ve kendisinden daha küçük bir varlığın gelişerek Allah’a eşit olması imkânsız olan anlamına gelir.

El-Kebîr; İnsanın his, idrak, akıl ve duyu organlarının kavramasından yücedir. Akıllar O’nun vasfı karşısında âciz kalır.

El-Kebîr; Hâkimiyet, yetki, karar verme, helâl ve haram koyma yetkisi, sadece kendisine ait olandır.

El-Kebîr; Şanı, şerefi, celâl ve izzeti, değeri, gücü ve sıfatları yüce, büyük demektir. Allah her şeyden yücedir, kibriya sahibidir. “Göklerde ve yerde ululuk, yalnız O’na aittir.” (Câsiye, 45/37)

İbn Abbas (ra)’dan rivayetle: “Rasûlullâh (sav) hummâ’ya ve bütün ağrılara karşı şu duayı okumamızı öğretmişti:

بِسْمِ اللَّهِ الْكَبِيرِ، أعُوذُ بِاللَّهِ الْعَظِيمِ مِنْ شَرِّ كُلِّ عِرْقٍ نَعَّارٍ، وَمِنْ شَرِّ حَرِّ النَّارِ

Okunuşu: “Bismillâhi’l-Kebîri eûzü billâhi’l-azıîmi min şerri külli ırgın na’ârin ve min şerri harri’n-nâr.”

Manası: “Ulu Allah’ın adıyla, kanla kabaran her bir damardan ve ateş hararetinin şerrinden büyük Allah'a sığınırım.” (Tirmizi, “Tıbb”, 26 (2075) / İbn Mâce, “Tıbb”, 37 -3526)

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

454. Sayı Ekim 2020