Dünya Hayatı Bir Seyahattir , Mustafa Çelik
Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Hususi Fikirler

Mustafa Çelik

Dünya Hayatı Bir Seyahattir

  • 04 Nisan 2017
  • 2504 Görüntülenme
  • 412. Sayı / 2017 NÄ°san



Dünya imtihanlar geçididir. Dünyada ibret almak maksadıyla seyahatte bulunmak, fıtratı rahatlatmaktır. Ä°nsan hayatının vazgeçilmez ihtiyaç ve vakıalarından birisi de yapılan seyahatlerdir. Bu seyahatler, ticarî ve ilmî maksatlarla olabileceÄŸi gibi ibret almak veya sıla-i rahim için de olabilir.

 

Kâinatta kâinat kitabının ayetlerini anlamak için sefere çıkana misafir, Kur’an’da Kur’an kitabının ayetlerini anlamak için sefere çıkana da müfessir derler. Ä°slâm kültüründe Misafir ile Müfessir akrabadırlar. Müslümanlar misafirsiz ve müfessiriz olamazlar.

 

Peygamber Efendimiz (sav), Ä°bni Ömer’e dünyada bir garip, bir yolcu gibi yaÅŸamayı öÄŸütlerken, dünyaya ve insanlara çok baÄŸlanıp kalmamasını, dünyayı ebedî bir vatan gibi görmemesini, insanlarla çok fazla iç içe olmamasını tavsiye etmiÅŸ oluyordu. Bir garip gibi veya bir yolcu gibi olan kimsenin, baÅŸkalarına karşı hasedi, kini, düÅŸmanlığı, kavgası, kötü düÅŸünce ve davranışları olmaz.

Müslüman bu dünyada garip bir yolcudur. Yolcu bedeniyle dünyada kalbiyle ukbâdadır. Her insan bir yolcudur. Ruhlar âleminden baÅŸlayan yolculuÄŸu, anne karnına, dünyaya, çocukluk dönemine, gençlik çağına, yaÅŸlılık hengâmına, kabir ve derken cennet veya cehenneme kadar devam eden bir yolculuktur. Günebakanların ışığa durduÄŸu gibi hayallerin gerçek olduÄŸu yere yakınsan eÄŸer, aradığını bulmuÅŸ, menziline varmışsın demektir…

Dünya imtihanlar geçididir. Dünyada ibret almak maksadıyla seyahatte bulunmak, fıtratı rahatlatmaktır. Ä°nsan hayatının vazgeçilmez ihtiyaç ve vakıalarından birisi de yapılan seyahatlerdir. Bu seyahatler, ticarî ve ilmî maksatlarla olabileceÄŸi gibi ibret almak veya sıla-i rahim için de olabilir. Bunun haricinde beÅŸeri hayat icabı daha farklı gayelerle de yolculuklar yapılmaktadır. Åžu kadar var ki yapılan bu yolculukların; dinen “meÅŸru” olması, belli bir gayeye matuf olması ve Allah (cc) ve Rasûlu’nun (sav) emrine muhalif olmaması gerekmektedir. Hududullah’ı ihmal ve ihlal etmeyi beraberinde getiren seyahatler, gayr-i meÅŸrudurlar.

Dinde seyahat meÅŸrudur. Dinen meÅŸru olan seyahat maksatsız deÄŸildir. Seyahatlerin esas hedefi, Hak katına yapılmış ÅŸahitlikler olmalıdır ve seyahatler Rabbimizin rızası ve O’nun talim buyurduÄŸu maksatları teÅŸkil etmelidir. Yüce Rabbimiz, zatının azametini ve kibriyasının niÅŸanelerini müÅŸahede etmek ve geçmiÅŸ nesillerin iyi veya kötü hâllerinden ibret alabilmek için seyr-ü sefer yapmayı tavsiye etmektedir: “De ki: Yeryüzünde gezin dolaşın da (peygamberleri) yalanlayanların sonu nasıl olmuÅŸ bir görün.” (En’âm, 6/11) diÄŸer bir ayet-i kerimede ise: “De ki: Yeryüzünde dolaşın da Allah’ın baÅŸlangıçta yaratmayı nasıl yaptığına bakın. Sonra Allah (aynı ÅŸekilde) sonraki yaratmayı da yapacaktır. (Kıyametten sonra her ÅŸeyi tekrar yaratacaktır) Åžüphesiz Allah’ın gücü her ÅŸeye hakkıyla yeter.” (Ankebût, 29/20) diye buyurmaktadır. Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz, samimi niyetlerle ve güzel gayelerle sefere çıkmayı ve seyahati teÅŸvik etmektedir. Bu maksatla seyahat edenleri müjdelemekte ve övmektedir. (bknz. Tevbe, 9/112) Allah-û Teâla tarafından müjdelenmiÅŸ seyyahlar; geçmiÅŸ kavimlerin hayatlarından ibret almak, ders almak için seyrü seferde bulunanlardır. Bu konudaki ayetlerin büyük çoÄŸunluÄŸu, dünya hayatının mahiyetini ve sonucunu görmemiz için bizden yeryüzünde gezip dolaÅŸmamızı ister. “Gezin de görün, sizden öncekilerin akıbeti nice olmuÅŸ, Allah’ın ayetlerini yalanlayanlar ne olmuÅŸ” der. Bu uyarılar, bizi, bulunduÄŸumuz coÄŸrafî mevkiin ve yaÅŸamakta olduÄŸumuz anın daracık sınırlarından çıkarır, büyük dünyanın gerçekleriyle yüz yüze getirir ve bu gerçeklere sebep ve sonuçlarıyla birlikte, geniÅŸ bir açıdan bakmamızı saÄŸlar.

Hududullah dâhilinde olduÄŸu müddetçe seyrü seferde sıhhat ve selamet vardır. Rasûlüllah (sav) buyuruyor: “Sefer ediniz ki sıhhat bulasınız!” (bk. El- Müsned, Ahmed b. Hanbel, 3/280; KeÅŸfu’l Hafa/el- Aclunî, 1/445; Heysemi, Mecmau’z-Zevaid, 5/210)

Ä°nsan ruhu, kâinatta geçerli olan hareket kanununa tabi olarak hareket etmekle istirahat eder, mutlu olur. Çalışan kimselerin, tembellik döÅŸeÄŸinde yatanlardan daha mutlu olmalarının hikmeti de budur. Ayrıca, her yenilikte bir lezzet vardır. Seyahatte de yeni mekânlar, yeni havalar, yeni arkadaÅŸlar, yeni meÅŸgaleler olur. Bu çok yönlü yeniliklerden dolayı da ruhta bir ferahlık oluÅŸur, bu da saÄŸlığa yardım eder.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

412. Sayı Nİsan 2017