Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Esma-ül Hüsna

Adem Karataş

Es-Semi

  • 10 Ekim 2019
  • 1651 Görüntülenme
  • 442. Sayı / 2019 Ekim



Semi’; kulak ve frekans farkı olmaksızın her şeyi işitendir. O’nun bir sesi işitmesi, diğer sesleri işitmesine engel değildir. Mahlûkatın sesleri O’na karışık gelmez. Birbirine benzeyen sesler O’nu aldatmaz. O seslerden birini işitmesi, başka bir sesi işitmekten O’nu alıkoymaz. İşitmemek, duymamak, sağırlık Allah-ü Teâlâ hakkında muhaldir/imkânsızdır.

 

 

اَلسَّمِيعُ

ES-SEMÎ’: İşitmek, duymak, kulak vermek, dinlemek, itaat etmek, kabul etmek, icabet etmek, işittiğinin gereğini yerine getirmek anlamındaki “s-m-a” kökünden türeyen “Sâmî” isminin mübalağalı şekli olup, her sözü işiten, duyan demektir.

Semi’; Allah-ü Teâlâ, hiçbir vasıtaya muhtaç olmadan gizli-açık, alçak sesle-yüksek sesle veya fısıltı halindeki her türlü sesleri, dua ve niyazları en mükemmel bir şekilde işitir. “Yoksa Biz, onların sırlarını ve gizli konuşmalarını işitmez miyiz sanıyorlar.” (Zuhruf, 43/80 ) “Şüphesiz Allah işitici, her şeyi bilicidir.” (İsrâ, 17/1)

İmam-ı Gazali (ra) der ki: “Allah, zifiri karanlık gecede, kara taşın üzerindeki kara karıncanın ayak tıpırtısını işitir.” (İlâhî Ahlâk Esmâü’l-Hüsnâ, İmam Gazâlî, s.186)

Es-Semî’; Sözlerin açığını da gizlisini de en ince ayrıntısına kadar kemâliyle işiten, işitmesinde de sınır olmayan demektir.

Semi’; işitmek için gerekli olan insani özelliklere gerek duymayandır.

Semi’; kulak ve frekans farkı olmaksızın her şeyi işitendir. O’nun bir sesi işitmesi, diğer sesleri işitmesine engel değildir. Mahlûkatın sesleri O’na karışık gelmez. Birbirine benzeyen sesler O’nu aldatmaz. O seslerden birini işitmesi, başka bir sesi işitmekten O’nu alıkoymaz. İşitmemek, duymamak, sağırlık Allah-ü Teâlâ hakkında muhaldir/imkânsızdır.

Âişe (ra) şöyle dua ederdi: “Hamd, işitmesi tüm sesleri kapsayan Allah’a mahsustur.” (Buhârî, “Tevhid”, 9 / Nesâî, “Talâk”, 33 / İbn Mâce, “Mukaddime”, 188; Talâk, 25 / Müsned, Ahmed b. Hanbel, c.6, s.46)

Allah, insanların fısıltılarına varıncaya kadar iyi veya kötü her sözünü işitir ve gereğini yapar, dua ve niyazları duyar ve icabet eder. İbrahim (as)der ki: “İhtiyar halimde Bana İsmail’i ve İshak’ı lütfeden Allah’a hamdolsun! Şüphesiz Rabbim duaları işitendir.” (İbrâhîm, 14/39)

هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُ قَالَ رَبِّ هَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَاءِ

Meali: “Orada/Beytü’l-Makdis’te Zekeriyya Rabbi’ne dua etti: Rabbim! Bana tarafından hayırlı bir nesil bağışla. Şüphesiz Sen, duaları hakkıyla işitensin.” (Âl-i İmran, 3/38)

إِذْ قَالَتِ امْرَأَةُ عِمْرَانَ رَبِّ إِنِّي نَذَرْتُ لَكَ مَا فِي بَطْنِي مُحَرَّرًا فَتَقَبَّلْ مِنِّي إِنَّكَ أَنْتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ

Meali: “İmran’ın karısı: Ya Rabbi! Karnımda olanı, sadece Sana hizmet etmek üzere adadım, benden kabul buyur, doğrusu işiten ve bilen, ancak Sensin, demişti.” (Âl-i İmran, 3/35)

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

442. Sayı Ekim 2019