Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Misafir Kalem

Yrd. Doç. Dr. Mustafa Karabacak

Alimler Peygamberlerin Varisleridir.

  • 06 Ağustos 2018
  • 2538 Görüntülenme
  • 428. Sayı / 2018 Ağustos



Peygamberler miras olarak mal-mülk değil, ilim bırakırlar. Peygamberlerin vârisleri olan ilim sahipleri de mal-mülk peşinde değil; ilim peşinde koşmalı ve sahip oldukları ilmi başkalarıyla paylaşmalıdırlar. Şayet gayeleri ilim elde etmek değil de mal biriktirmek olurlarsa peygamberlerin mirasçısı olmayı hak etmiyorlar demektir.

 

 

Öğrenci, öncelikle hoca seçme imkânı varsa ilmiyle âmil hocaları tercih etmelidir. Bunun için belki zahmetli yolculuklara katlanmak veya başka şehir ve ülkeleri tercih etmek gerekebilir. Çünkü işinin ehli olmayan âlimler, insanları yanlış yollara yönlendirebilirler.

 

 

Öğrenci, hiçbir büyüklenme ve kibire kapılmadan hocasından en kısa zamanda azami derecede istifade yollarını aramalıdır. Bunun için hocasına saygıda kusur etmemelidir ki hocası bütün ilmini ona açsın. Bu anlamda Hz. Ali’ye atfedilen “Bana bir harf öğretenin kölesi olurum” sözü akıldan çıkarılmamalıdır.

 

 

 

 

Allah Teâlâ, insanoğlunu en mükemmel şekilde yaratmış ve bu mükemmelliğini ilimle süslemiş ve ona bilmediklerini öğretmiştir: “Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı aşılanmış yumurtadan yarattı. Oku! Rabbin, en büyük kerem sahibidir. O Rab ki kalemle (yazmayı) öğretti. İnsana bilmedikleri şeyi öğretti.” (Alak, 96/1-5) Rabbimiz, Hz. Adem’e isimleri öğreterek onun canlılar arasında üstün bir özelliğinin de öğrenme olduğunu belirtmektedir: “Allah, Adem'e bütün isimleri öğretti. Sonra onları önce meleklere arz edip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi.” (Bakara, 2/31) Yine Rabbimiz, insanlardan ilim sahiplerinin olmayanlara göre üstün olduğunu bildirmektedir: “(Rasûlüm!) De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?(Zümer, 39/9) “Allah içinizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltir.” (Mücadele, 58/11)

Kişi bilmediğinin düşmanıdır. İnsanlardan da yaratıcıyı en iyi tanıyan âlimlerdir ve ondan en çok sakınanlar da onlardır. “Kulları içinden ancak âlimler, Allah'tan (gereğince) korkar.” (Fâtır, 35/28)

 

Peygamberler Miras Olarak İlim Bırakırlar

 

“İlim tahsil etmek için yolculuğa çıkan kimse evine dönünceye kadar Allah yolundadır.” (Tirmizî, “İlim”, 2) “İlim tahsil etmek için yolculuğa çıkan kimseye Allah, Cennetin yolunu onun için kolaylaştırır.” (Tirmizî, “İlim”, 2) “Hayrı öğreten kişi hayrı yapan gibidir.” (Tirmizî, “İlim”, 14) “Kim bir yola ilim aramak üzere giderse Allah onun için Cen­nete giden bir yolu kolaylaştırır ve şüphesiz melekler ilim öğrenci­sinin rızasını istedikleri (veya) ondan hoşnut oldukları için kanatlarını indirirler. Yine şüphesiz göktekiler ve yerdekiler, hatta sudaki ba­lıklar bile ilim talibi için istiğfar ederler. Âlimin âbid kişiden üstünlüğü ayın diğer yıldızlardan üstünlüğü gi­bidir. Muhakkak, âlimler peygamberlerin mirasçılarıdır. Şüphesiz peygamberler ne altın ne de gümüşü miras bırakırlar. Peygamber­ler miras olarak ancak ilim bırakırlar. Bu itibarla kim, peygamber­lerin mirası olan ilmi elde ederse tam bir hisse almış olur.” (Ebû Dâvûd, “İlim”, 1;Tirmizî, “İlim”, 19; İbn Mâce, “Mukaddime”, 17)

Peygamberler miras olarak mal-mülk değil, ilim bırakırlar. Peygamberlerin vârisleri olan ilim sahipleri de mal-mülk peşinde değil; ilim peşinde koşmalı ve sahip oldukları ilmi başkalarıyla paylaşmalıdırlar. Şayet gayeleri ilim elde etmek değil de mal biriktirmek olurlarsa peygamberlerin mirasçısı olmayı hak etmiyorlar demektir.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

428. Sayı Ağustos 2018