Tasavvufta ve Hazret-i Mevlâna'nın Eserlerinde Helal lokma 4 , Ali Bektaş
Sayı : 495   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Gelenek

Ali BektaÅŸ

Tasavvufta ve Hazret-i Mevlâna'nın Eserlerinde Helal lokma 4

  • 08 AÄŸustos 2017
  • 2999 Görüntülenme
  • 416. Sayı / 2017 AÄŸustos



YediÄŸimiz, içtiÄŸimiz ÅŸeyler; tıpkı topraÄŸa gömülen tohumun çıkıp boy verdiÄŸi, hangi özelliklere sahipse büyüdükçe onu dalında yaprağında gösterdiÄŸi gibi davranışlarımızdan, tutumlarımızdan, fikirlerimizden görünmektedir. Ä°badet hayatında düzenli ve devamlı olan birisi, buna raÄŸmen halen ÅŸehvet, öfke, gıybet, nefret, haset v.benzeri haller içindeyse mutlaka haram yemektedir!

 

“Söndürme, öz elinle yandırdığın çerağı” (Fuzulî)

 

Aslında yukarıdaki ÅŸiirin konumuzla ilgisi yok. Kendi baÄŸlamından koparılarak buraya alındı. Tasavvufta ve Mevlâna’nın Eserlerinde Helal Lokma baÅŸlıklı bu yazıda son bölümde helal-haram iliÅŸkisine dikkat etmeyerek kendimize ve imanımıza ne büyük bir kötülük yapmakta olduÄŸumuzu ifade etmek için Fuzulî’nin o meÅŸhur ve bestelenmiÅŸ gazelinden ilk beytin ikinci dizesi uygun düÅŸtü.

Kur’an-ı Hakim’de, Ra’d Suresi’ndeki 11. Ayet-i kerime bazı modernleÅŸmeci dini akımlar tarafından çokça istismar edilmiÅŸ bir ayet-i kerimedir. Bir tür self-determination’a (kendi kaderini kendisi tayin eylemek) ya da Fransızcasıyla oto-determination’a kurban edilmek istenilen bu ayet-i kerime doÄŸrusu modernleÅŸmeci dini akımların kastettiklerinden daha çok bizim vurguladığımız hususu ifade etmektedir. Ä°lgili ayet-i kerime mealen ÅŸöyle diyor: “Onun önünde ve arkasında Allah'ın emriyle onu koruyan takipçiler (melekler) vardır. Bir toplum kendilerindeki özellikleri deÄŸiÅŸtirinceye kadar Allah, onlarda bulunanı deÄŸiÅŸtirmez. Allah bir topluma kötülük diledi mi, artık onun için geri çevrilme diye bir ÅŸey yoktur. Onların Allah'tan baÅŸka yardımcıları da yoktur.” (Rad, 13/11) Ayet-i kerime’de özellikle iÅŸaret ettiÄŸimiz kısım “Bir toplum kendilerindeki özellikleri deÄŸiÅŸtirinceye kadar Allah, onlarda bulunanı deÄŸiÅŸtirmez” olarak geçmektedir. Burada kast edilen ÅŸudur; bir topluluk, bir cemaat ya da ahsen-i takvim üzere yaratılan bir insan, kendi özündeki iyilik halini bozup deÄŸiÅŸtirmedikçe Allah, o topluluÄŸun, o cemaatin, o insanın iyi halini zorla kötüleÅŸtirmez, kötülük içinde bırakmaz. Demek ki her insan, her bünye yaratılış itibariyle iyidir, iyilik üzeredir yani fıtraten iyidir. KiÅŸiler, toplumlar iyi hallerini kendi elleriyle, kendi yaptıklarıyla bozup deÄŸiÅŸtirirler. Ä°ÅŸte Hazret-i Mevlâna tam da bu ayet-i kerime’nin ÅŸerhi beyanında Mesnevi’nin ilk cildinde helal lokma bahsine vurgu yapıyor.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

416. Sayı Ağustos 2017