Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

İrfan Mektebi

Osman Nuri Topbaş

Gönül Dergahından Hikmetler

  • 09 Nisan 2022
  • 517 Görüntülenme
  • 472. Sayı / 2022 Nİsan



Ramazan-ı Şerif, ilâhî affın âdeta tuğyan ettiği bir arınma mevsimi… Sanki yoğunlaştırılmış manevi bir tekâmül mektebi… Öyle ki; gönülleri zenginleştiren, kalplere seviye kazandıran; oruç, iftar, sahur, teravih, mukabele, dua-zikir, fitre-zekât, itikâf, bin aydan hayırlı Kadir Gecesi ve bayram, bu mektebin temel dersleri… Bütün bu dersleri lâyıkıyla idrak edip imtihanlarından yüksek not alabilmek ise, ilâhî af bayramına ererek ebedî kurtuluş berâtını alabilmenin en güzel yolu…

 

Ramazanʼı güzelce ihya edip onu kendimizden razı ederek uğurlayabilmek ve onda kazandığımız manevi kıymetleri kaybetmeden gelecek senenin Ramazan’ına bağlayabilmek, böylece hayatımızı daimi bir Ramazan ruhaniyeti içinde yaşayabilmek, büyük bir saadettir. Gerçek bir bayram da, esasen bu saadetin bir tezahürüdür.

 

 

Ramazan-ı Şerif, Hakk’ın dostluğuna dâvettir. Dostluğu güçlendiren de, fedakârlıktır. İnsan, sevdiğine karşı, sevgisi ölçüsünde fedakârlık yapmayı zevk ve vazife olarak telakki eder. “Kişi sevdiği ile beraberdir.” (Buhârî, “Edep”, 96) hadis-i şerifi gereği, bu Ramazan-ı Şerifte Hak ile dostluk iklimine girebilmek; Peygamber Efendimizin ahlâkıyla ahlâklanmanın, O’nun fedakârlığından hisseler alabilmenin gayretinde olmakla mümkündür.

Ashâb-ı kirâm, Peygamber Efendimizle dost oldu. O’nun Ramazandaki eşsiz sehâvetini, cömertçe infakını, huşu ve tevazu ile eda ettiği ibadet hayatını kendilerine örnek aldılar.

Nasıl ki, dünyevî, ticari meslek erbapları uzman olmak istedikleri iş hususunda, sporcular da girecekleri müsabakalarda galip gelebilmek maksadıyla kamplara çekilip, ihtilattan men kararı alıyorlarsa, bu Ramazan-ı Şerif de bizler için Hakk’a dostlukta yoğunlaşmanın hususi bir mevsimidir. Bu bereketli mevsimin neticesini Peygamber Efendimiz (sav)şöyle haber veriyorlar:

“Kim faziletine inanarak ve ecrini Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, “Savm”, 6) Lâkin unutulmamalıdır ki, borçlar ve kul hakkı bunun dışındadır.

Ramazan-ı Şerif, ilâhî affın âdeta tuğyan ettiği bir arınma mevsimi… Sanki yoğunlaştırılmış manevi bir tekâmül mektebi… Öyle ki; gönülleri zenginleştiren, kalplere seviye kazandıran; oruç, iftar, sahur, teravih, mukabele, dua-zikir, fitre-zekât, itikâf, bin aydan hayırlı Kadir Gecesi ve bayram, bu mektebin temel dersleri… Bütün bu dersleri lâyıkıyla idrak edip imtihanlarından yüksek not alabilmek ise, ilâhî af bayramına ererek ebedî kurtuluş berâtını alabilmenin en güzel yolu…

Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyuruyorlar:

“Cibrâîl bana göründü ve: Ramazan’a erişip de günahları affedilmeyen kimse rahmetten uzak olsun! dedi, ben de, Âmîn, dedim…” (Hâkim, Müstedrek, IV, 170)

Ramazan-ı Şeriflerde; sahur ve iftar sofralarında normal zamanlardan bile daha fazla lüks, ihtişam ve debdebe sergileyerek, açlık talim eden bir mevsimi, nefse oburluk fırsatına dönüştürmek; Ramazan-ı Şerifin ruhuna, özüne, mana ve gayesine tamamen zıt bir durumdur.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

472. Sayı Nİsan 2022