Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Editörden

Ribat Dergisi Editör

Değerli Okuyucularımız

  • 08 Aralık 2021
  • 587 Görüntülenme
  • 468. Sayı / 2021 Aralık

İlk insan ve ilk peygamber olan Hz. Âdem ile başlayan risalet ve nübüvvet faaliyeti peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’e kadar devam etmiş ve onunla son bulmuştur. Allah (cc) her topluma, değişik zaman ve mekânlarda peygamberler göndermiştir. Kendilerine peygamber gelmemiş hiçbir topluluk ve ümmet bulunmadığı Kur’an’da birçok yerde bildirilmektedir: “Her ümmetin bir peygamberi vardır. Peygamberleri geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez.” (Yunus, 10/47)

Dinî hükümler Allah (cc) ile insanlar arasında elçilik vazifesi yapan peygamberler sayesinde bilinir ve öğrenilir. Bu sebeple peygamberlere inanmak demek, aynı zamanda peygambere gönderilen dine ve o dini gönderen Allah’a inanmak demektir. İnkâr etmek ise aynı şekilde gönderilen dini ve dinin sahibini de inkâr etmek anlamına gelir. Peygamberlik insanlar için hem bir örneklik kurumu hem de ilahi vahyin insanlara ulaşma aracıdır. Yarattığı varlıkları ve onların ihtiyaçlarını en iyi şekilde bilen Allah (cc), insanın irade zayıflığını, dünyaya karşı aşırı istek ve arzularını da bildiğinden peygamberler göndererek Hak ve hakikate ulaşma yolunda onlara destek olup doğru yolu göstermiştir. Bu anlamda insanlık peygamberlik kurumuna muhtaçtır. Allah’ın varlığını aklıyla kavrayabilen insan, O’nun zât ve sıfatlarını anlamada tek başına yetersiz kalır. Bu sebeple insanlık, Allah hakkında bilgi sahibi olmak için peygamberlere ihtiyaç duyar. Yaratılış amacını bilmede kendi kendine yetersiz kalan insan, varoluş nedenini; nerden gelip nereye varacağını anlamak ve bilmek için de peygamberlere muhtaçtır. Bireysel, ailevi ve toplumsal mutluluğu temin edecek ilke ve prensiplerin insanlara öğretilmesi için peygamberlerin örnekliğine ihtiyaç vardır. Dünyaya imtihan için gönderilen insanın, kullukla sorumlu tutulması için Allah’ın emir ve yasakları konusunda bilgilendirilmesi gerekir. Bu görevi yapanlar da peygamberlerdir. İnsanların dinî hükümleri öğrenme ihtiyaçları olduğu gibi, dünyaya ait sanat, ziraat, ticaret ve çeşitli meslekleri öğrenmek için de peygamberlerin örnekliğine ihtiyaçları vardır. “Müjdeleyici ve sakındırıcı olarak peygamberler gönderdik ki insanların peygamberlerden sonra Allah’a karşı bir bahaneleri olmasın!” (Nisâ, 4/165) ayetinde de belirtildiği gibi yaratılış amacı Allah’a kulluk olan insana doğru yol gösterilmelidir. İyi ve kötü şeyler anlatılmalı, insanlar iyiliğe teşvik edilmeli ve kötülüklerden sakındırılmalı ki Allah’a karşı bir bahaneleri olmasın.

Kur’an’ın ölümsüz örnekleri olan bütün peygamberlerimiz Ümmet-i Muhammed’in mürebbileridir. Bu mürebbilere talebe olacağımızın sözünü Bakara suresinin son ayetlerini okuyarak veririz. “ Rasül, Rabbinden kendine indirilene önce kendisi iman etti, sonra da müminler. Hepsi Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inandılar…(Bakara,2/285) Peygamberlere iman etmek, onların terbiyesine girmeye ve onları hayata taşımaya söz vermektir. Peygamber kıssalarını Rabbimizin anlatmaktaki muradına uygun olarak anlamak ta ancak bu bakış açısı ile gerçekleştirilebilir. Her birimiz kendi kendimize “Hz.Adem’i, Hz. İbrahim’i, Hz. Musa’yı, Hz. İsa’yı ve zamana ve zemine takip edilmek için izler bırakan diğer peygamberleri nasıl örnek alabilirim?” diye sormalıyız. Bu sorunun cevabı olarak hayat yolcuğumuzun değişik dönemlerinde bir peygamberimiz elimizden tutacaktır. Hayat yolculuğumuzu peygamberlerimizin elinden tutarak devam ettirebilmek için hayatı da doğru okumalıyız. Yaşamış olduğumuz anı doğru okuyamazsak, o anda elimizden hangi rahmet elçisinin tutacağını da doğru tespit edemeyiz. Bireysel ve toplumsal hayatımızdaki sorunların çözümünün ilk adımı, bu sorunları çözmek için hangi peygamberimizi ya da peygamberlerimizi örnek alacağımızı tespit etmektir.

İnsan, Allah’ın varlık sahnesine çıkarmış olduğu en değerli varlıktır. Kur’an bu durumu insanın en güzel şekilde (ahsen-i takvim) ve eşref-i mahlûkat olarak yaratıldığını ifade ederek vurgular. Bu yaratılışın ardından akıl, irade ve vicdan nimetleriyle donatılan insan, tekâmül yolculuğunun başlangıcına bırakılmıştır. Bu yolculuk, beşerin insan olma yolcuğudur. Bu yolda yürüyenler, birey olmaktan şahsiyet olmaya doğru yükselişe geçerler. Âlemlerin Terbiyecisi olan Rabbimiz, insana bu yolculuğunda rehberlik etmesi için vahiyler indirmiş ve Rahmet Elçileri olan peygamberlerini göndermiştir. Bu durum, Allah’ın insana vermiş olduğu değerin bir neticesidir.

Bu sayımızda, siz değerli okurlarımızın huzuruna peygamberlik müessesinin ve dinin hayata aktarılmasında peygamberlerin örnekliğine duyulan ihtiyacın doğru bir şekilde anlaşılmasına vesile olması niyet ve şuuruyla “Dinin Hayata Aktarılmasında Peygamberlerin Rolü ” dosyasıyla çıkıyoruz.

Makaleleri ile elinizde ve gönlünüzde olmamıza vesile olan değerli yazarlarımıza en kalbi teşekkürlerimizi arz ediyoruz. Siz vefalı ve fedakâr okurlarımızı, inandığımız gibi yaşamak ve dinimizi hayatımıza hâkim kılmada iman etmiş olduğumuz peygamberlerin rolünü doğru bir şekilde öğrenmek için dergimizi okumaya davet ediyoruz.

 

 

468. Sayı Aralık 2021