Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Kimlik İnşası

Ramazan Kayan

Civar-ı Muhammed

  • 08 Aralık 2021
  • 573 Görüntülenme
  • 468. Sayı / 2021 Aralık



Risaletin bütünlüğü içinde Allah’ın Rasulü’nü tanımamız gerekiyor… Sathi, indi, kısmi, cüz’i, zanni bilgilerle, yaklaşımlarla O(sav)’i doğru anlamak mümkün değil… İsrailiyatın, hurafatın, bid’atın, yorumların, te’villerin, abartıların üstünü örttüğü Nebi’yi tüm gerçekliği ile tüm güzelliği ile gün yüzüne çıkarmak, bugüne taşımak ve gündemleştirmek öncelikli görevimizdir…

 

Evet, Mescidi, mihrabı, minberi olan mektebi, meclisi, mahkemesi, kışlası olmayan bir peygamber arzusu öne çıkıyor… Savaş meydanlarında, mücadele alanlarında, davet ortamlarında görülmeyen sadece mabetlerde kalan peygamber anlayışı işleniyor… Hz. Muhammed (sav)’in de hep mülayim tarafı telkin edilirken muhalif duruşu, müdahil olma vasfı ıskalanıyor…

 

 

Civar-ı Muhammed (sav)’deyiz…

Bakalım, O(sav)’le, buluşma, barışma becerisini gösterebilecek miyiz?

O’nu ulaşılmaz kılan biz değil miydik? Bazen yücelterek, bazen de indirgeyerek hep mesafeli kalmadık mı? “ İçimizden biri olan Nebi” bugün ne kadar hayatımızın içinde? O(sav)’i sevmedeki tüm içtenliğimize rağmen ona uzak düşüşümüzü nasıl izah edeceğiz?

Evet, Muhammed (sav)’i hayatın civarında tutmuştuk, hayatın merkezine taşımamıştık, şimdi biz O(sav)’in civarındayız… Muhitteki Muhammed’in muhitinde O(sav)’e yol arıyoruz… Onsuz hayat batıldır… Hayatı O’nunla tanımlamak ve tamamlamak zorundayız…

Bunun için bizi O(sav)’e yaklaştıracak berrak bir idrak…

Bizi O(sav)’le buluşturacak selim bir yürek…

O(sav)’e tutunmamızı sağlayacak sağlam bir bilek lazım…

Anlıyorum ki, ravzasının etrafında gezinmek yetmiyor… Önce taraf olmak gerekiyor… O’na taraf olmanın bedeli her ne ise bunu göğüsleyerek yola çıkmak icab ediyor…

Sakal-ı şerif, hırka-i şerif, mevlid-i şerif, salâvat-ı şerif, hadis-i şerif… tüm bunlar O(sav)’e olan ilgi ve sevgimizin tezahürü olduğunda kuşku yok, ancak öncelikle bizden istenen şerif ve zarif bir duruş… Yani Nebevi duruş…

Ona olan ilgimizi örfi söylemlere, şekli şölenlere boğmadan önce şer’i duruşun neresine düştüğümüzü görmemiz gerekiyor… O(sav)’le buluşma zeminimizin sağlam olması lazım… Mekânsal ve bedensel yakınlıklar yetmiyor… Hep melekût âleminde gezinen ayakları yeryüzüne değmeyen bir peygamber ile nasıl buluşabiliriz? Veyahut ravzasından dışarı çıkmayan bu çağa intikal etmeyen Nebi ile neyi paylaşabiliriz?

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

468. Sayı Aralık 2021