Sayı : 496   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

İrfan Mektebi

Osman Nuri Topbaş

Ahlakın İmtihanı

  • 06 Temmuz 2021
  • 1082 Görüntülenme
  • 463. Sayı / 2021 Temmuz



Başa gelen sıkıntılar; imanımızı, tevekkülümüzü, sabrımızı, metanetimizi, dostluğumuzu, kardeşliğimizi, sadakatimizi, ez-cümle, güzel ahlâkımızı imtihan eder. Bu hakikatledir ki; Enbiyâ ve evliyâ hazerâtı, başlarına gelen belâlara sabır ve tahammül gösterir; bu imtihanları, kalplerinin Cenab-ı Hakk’a yakınlaşmasına vesile addederler. Çünkü imtihanlardan muvaffak çıktıklarında, Allah’a yakınlaşmaları artar.

 

Tasavvuf denilince; İslâm’ın ihsan, zühd ve takva ile zâhir ve bâtınıyla kâmilen yaşanması maksuttur.

Bu mefhumların hepsi, kalpten neşet edip, zâhire akseden hasletlerdir. Takva, tâc ile hırkada değil, kalptedir. Güzel ahlâk da, süslü sözlerde ve yaldızlı tavırlarda değil, gönüldedir. Zahirdeki güzellikler, ancak o güzelliklerle müzeyyen bir gönülden taşarak vücuda geldiklerinde Hak katında kıymet ifade ederler. İnsanlar zâhiri görür; “Güzel ahlâklı” der; fakat Allah Teâlâ, kalplerin içinden haberdardır. Hadis-i şerifte buyurulur:

“Allah, sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz! Fakat sizin (ihlâs ve takva bakımından) kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Müslim, “Birr”, 34)

Kalpteki duygular, çeşitli imtihanlarda kendini ortaya koyar.

Meselâ; sabır, musibetin vurduğu ilk anda kendini gösterir. İlk anda sabır gösterememiş kişinin, hâdise soğuduktan sonra sabrettiğini düşünmesi veya ifade etmesi boştur.

Tavizsiz bir iman; zulümler, maddî-manevi işkenceler ve menfaat çatışmaları karşısında belli olur.

İffet, haram ile gözlerden uzak bir şekilde karşı karşıya kalınınca keyfiyetini gösterecektir.

Af ve müsamaha, hiddet ve kudret ânında gösterilebilirse ehemmiyet ifade eder.

Gerçek güzel ahlâk, böyle imtihanlardan geçebilmiş hasletlere sahip olmaktır. Hâdiselerin, şartların değişmesi karşısında muvâzeneyi kaybetmemek, Allah Rasûlü (sav)’in temsil ettiği îtidâli sergileyebilmek demektir.

Bu sebeple güzel ahlâk; ancak Cenab-ı Hak’tan korkmak, O’nu çok sevmek ve O’nu çokça zikretmekle elde edilebilir.

Hazret-i Mevlânâ, insanın sîret ve suretinin birbirini tutmayabileceğini ve gerçek güzel ahlâkın ancak imtihan ile ortaya çıkacağını şöyle bir hikâye ile anlatır:

“Bir padişahın iki yeni hizmetkârı olmuştu. Onların hâlet-i rûhiyelerini anlayabilmek için ilk önce birinci hizmetkâr ile sohbete başladı.

Padişahın sorularına, hizmetkâr, öyle cevaplar veriyordu ki başkaları bu cevapları ancak uzun uzun düşündükten sonra verebilirdi. Padişah bu hizmetkârı; anlayışlı, zeki ve tatlı dilli görünce memnun oldu. Diğer hizmetkârı da yanına çağırdı.

İkinci hizmetkâr, padişahın huzuruna geldi. Rahatsızlıktan dolayı ağzı kokuyordu ve dişleri de bakımsızlıktan kapkara idi. Padişah, bu hizmetkârın zâhirî durumundan pek hoşlanmamakla birlikte, onun hakkında bilmediği hâl ve vasıfları öğrenmek ve onun sırlarına vâkıf olmak için kendisiyle sohbete başladı:

–Bu ne hâl? Önce ağzının derdine bir şifa bulalım. Sen sevimli bir kişisin, biz de hünerli bir hekimiz. Seni hor görmek ve gözden düşürmek bize yakışmaz. Şöyle otur, bir-iki hikâye söyle de aklının derecesini anlayayım.

Padişah bu iki hizmetkârının zâhirî hâllerini görmüştü. Şimdi ise iç yüzlerini anlamak için plânladığı imtihanı tatbik etmeye başladı:

Zâhiri düzgün olan ilk hizmetkârı yıkanması için hamama gönderdi.

Arkadaşı gittikten sonra, konuşturmak istediği ikinci hizmetkâra şu sözleri söyledi:

–Arkadaşın, senin hakkında kötü şeyler söyledi. Fakat görüyorum ki, sen onun söylediği gibi değilsin. O hasetçi, neredeyse bizi senden soğutuyordu. Arkadaşın senin hakkında; O hırsızdır, doğru adam değildir, kötülerle düşer kalkar, iffetsizdir, dedi. Sen onun hakkında ne dersin?

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

463. Sayı Temmuz 2021